UYARI
!!! M.Kemal Oğuzman Medeni Hukuk Kişiler
Hukuku Kitabının ve Çeşitli Ders
Notlarının bir Özetidir . Hiçbir surette ticari bir amaç için kullanılamaz ,
kopyalanamaz , mutad amacının dışında kullanılamaz . Bilgi Üniversitesi Çağdaş
Hukukçular Kulübü bu ders notlarını ESAS KİTAPLAR İLE BİRLİKTE
sadece sınav öncesi bir tekrar mahiyetinde kullanımını önerir ve bu husustan
doğabilecek hiçbir zarardan mesul değildir . !!!
Tüzel Kişiler
$1-Giriş
I-Tüzel Kişi Kavramı:
Ortak bir amacın sürekli olarak gerçekleşmesini sağlayacak
örgütlenmeye sahip kişi veya mal topluluklarına birleşen kişi veya malı tahsis
eden kişiden bağımsız bir kişilik tanınmıştır.İşte bu tür kişi veya mal
toplulukları “tüzel kişiler “ diye tanımlanmıştır.Tüzel kişiden söz edebilmek
için kişi veya mal topluluğunun örgütlenmiş olması sürekli bir amaca sahip
olması ve topluluğu teşkil eden veya ondan yararlanan fertlerin şahıslarından
bağımsızlaşmasına hukuken imkan verilmiş olması gerekir.
II-Tüzel Kişilik Kazanılmasının Koşulları:
1-Örgütlenme Unsuru:
Bir kişi veya mal topluluğunun örgütlenmiş olması amacını
gerçekleştirecek organlara sahip olmasıdır.Kanun koyucu kişi veya mal
topluluklarının hak süjesi olarak hukuk alanında hareket edebilmeleri için
yeterli ve gerekli organları her birinin niteliklerini göz önünde tutarak tayin
etmiştir.Bu organlar sayesinde tüzel kişi hukuk alanında bağımsız olarak
varlığını etkin kılabilir.Örgütlenmemiş bir topluluk bağımsız bir hak süjesi
olamaz.
2-Sürekli Amaç Unsuru:
Tüzel kişilik belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere
birleşmiş kişi veya mal topluluklarına tanınabilir.Amaç kişi topluluklarında
ortak bir menfaatin karşılanmasıdır.Söz konusu kazanç paylaştırılmaya yönelik
parasal bir menfaat olabileceği gibi bir manevi menfaat de olabilir.Tüzel kişilik
ancak sürekli bir amaca hizmet için örgütlenen kişi veya mal topluluklarına
tanınabilir.
3-Bağımsızlığa Hukuken Cevaz Verilmesi:
Tüzel kişilik tanınmış kişi veya mal toplulukları bağımsız
bir kişiliğe sahiptir.Kişi topluluğunda bağımsızlık bünyesinde birleşen
kişilere karşıdır.3.kişilere karşı da tüzel kişi bağımsız bir hak süjesi olarak
hukuki ilişkiler kurar.Kazandığı malvarlığı değerleriyle karışmaz bağımsız
olarak tüzel kişiye ait olur.Ancak bağımsızlık kişi veya mal topluluğuna tüzel
kişilik tanınmasının sonucudur.Hangi kişi veya mal topluluğunun
bağımsızlaştırılabileceğini yani bunlardan hangi tiplerine tüzel kişilik
kazandırılabileceği hukuk düzeni tarafından belirlenir.Kanun koyucunun
belirlediği türler dışında tarafların iradeleri ile yeni bir tüzel kişilik
meydana getirmeleri mümkün değildir.
III-Tüzel Kişiliğin Niteliği:
Tüzel kişiliğin niteliğini açıklamaya çalışan teorilerin en
çok ikisi üzerinde durmak gerekir.Bunlardan ilki farazi kişilik teorisi
ikincisi ise gerçek kişilik teorisidir.Bunlara son zamanlarda bir de amaç
kişiliği teorisini eklemek gerekir.
1-Farazi Kişilik Teorisi:İnsanın hak sahibi olabileceği
varsayımından hareket etmektedir.Kişi veya mal topluluklarının hak sahibi
olabilmesi kanun koyucunun bunları hukuk alanında insan gibi farz etmesiyle
mümkün olabilmektedir.Böylece hukuki bir ihtiyaç karşılanmış olmaktadır.Zira
hakkın belirli bir insana ait olmadığı hallerde hak kavramını kullanabilmek
için böyle bir faraziyeye ihtiyaç vardır.Bu faraziye ile belirli bir insana ait
olmayan hakkın bir kişi topluluğuna veya mal topluluğuna ait olduğu
düşünülebilir.Tüzel kişi bir iradeye sahip değildir,bir fiil ehliyetinden söz
edilmesine imkan yoktur.İnsanda olduğu gibi kendi davranışıyla bir borç altına
girmesi veya hak kazanması tasavvur olunamaz.Bu yüzden bu tür hukuki işlemler
onun adına “temsil” yolu ile yapılabilir.Tüzel kişinin kendi davranışı kabul
edilmediğine göre hukuka aykırı kusurlu bir fiili ile başkasını zarara
uğratması da düşünülemez.Bu yüzden tüzel kişilerin haksız fiil sorumluluğu da
söz konusu olamaz.
2-Gerçek Kişilik Teorisi:Bu teori taraftarları tüzel
kişiliği gerçek canlı sosyal varlıklar olarak görmektedir.Bu fikre göre kişi
veya mal toplulukları toplumda gerçek olarak var olan yaratıklardır.Kanun
koyucu bunları yaratmaz sadece varlıklarını tanır.Tüzel kişinin iradesi
“organları” vasıtasıyla etkili kılındığından tüzel kişi fiil ehliyetine
sahiptir.Diğer taraftan organların davranışları tüzel kişiye isnat
edilebileceğine göre bu davranış bir haksız fiil teşkil ediyorsa tüzel kişi
haksız fiilden ötürü sorumlu tutulabilecektir.
3-Amaç Kişiliği Teorisi ve Soyutlama Teorisi:Bu teori
farazi kişilik teorisi ve gerçek kişilik teorilerinin olumlu yönlerini alarak
tüzel kişiliğin niteliğini açıklamaya çalışır.Buna göre toplumda gözlenen kişi
veya mal toplulukları canlı varlıklar değildir;bu topluluklar örgütlenmiş amaç
topluluklarıdır.Bunların doğal bir iradeye sahip olduklarından söz
edilemez.Ancak bu birliğin içinde belli bir amaç yönünde organların ortak
iradesi ve çabaları etkili olmaktadır.Bu ortak irade hakimiyetini örgüt iradesi olarak ifade etmek
uygundur.Türk kanun koyucusunun yukarıda belirtilen modellerden birine bağlı
kalarak tüzel kişileri düzenlediğini söylemek mümkün değildir.Ancak MK’ daki
tüzel kişiliğin düzenlenmesinden bazı hususlarda gerçek kişilik görüşünün
etkili olduğu söylenebilir.
IV-Tüzel Kişilerin Çeşitleri:
1-Kamu Hukuku Tüzel Kişileri:
Kamu hukuk tüzel kişileri kamu otoritesine sahip kamu
görevi yapan tüzel kişilerdir.Kamu hukuku tüzel kişileri kamu idareleri ile
kamu kurum ve kuruluşlarıdır.Kamu idareleri kamu hizmeti görmek için kurulmuş
ve örgütlenmiş tüzel kişilerdir.Kamu kurumları ise tüzel kişilik tanımış kamu
hizmeti gören kuruluşlar olarak belirtilmektedir.Kamu kurumunda kamu hizmeti için
tahsis olunan örgüt personel ve mal topluluğu bir bütün olarak tüzel kişi
biçiminde bütünleştirilmiştir.Üniversiteler,TRT kamu kurumlarıdır.AY’nın
135.maddesi kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının kanunla
kurulabileceğini belirtmiştir.
2-Özel Hukuk Tüzel Kişileri:Özel hukuk tüzel kişileri özel
hukuk alanında bir hukuki işlem ile kurulmuş olan tüzel kişilerdir.Hangi tüzel
kişiliklerinin bu şekilde kurulabileceği kanun hükümleriyle
belirlenmiştir.Kanun koyucunun tüzel kişi olarak tanıyıp düzenlemediği kişi
veya mal topluluklarına tüzel kişilik kazandırmak imkanı yoktur.Özel hukukta
tüzel kişiler kazanç paylaşmak amacı güdüp gütmemelerine göre bir ayrıma tabi
tutulmuştur.
a)Kazanç paylaşma amacı güden tüzel kişiler:Bunlar
Tic.K.’da ticaret ortaklıkları olarak düzenlenmiştir.(Kollektif ortaklık
,komandit ortaklık limited ortaklık anonim ortaklık).
b)Kazanç paylaşmak amacı gütmeyen tüzel kişiler:MK bu
konuda iki tür tüzel kişilik düzenlemiştir.Dernekler Vakıflar.Dernekler kazanç
paylaşma amacı gütmeyen kişi topluluklarıdır.MK bunları cemiyet adı altında 53
ile 72.maddeleri arasında düzenlemiştir.Sendikalar kanununda düzenlenen
sendikalar da kazanç paylaşma amacını gütmeyen tüzel kişilerdir,derneklerin
özel bir çeşididir.Vakıflar ise belli bir amaca tahsis edilmiş mal
topluluklarıdır.
3-KİT’ler:Devletin ekonomik alana müdahalesi KİT’lerin
kurulmasına yol açmıştır.Çeşitli dönemlerde çeşitli kanunlarla düzenlenen
sermayesinin tamamı veya büyük bir kısmı devlete ait olan özel hukuka tabi
olarak ticari faaliyette bulunan fakat TBMM denetimi altında bulunan tüzel
kişiliğe sahip kuruluşlardır.Yeni düzenlemede “Kamu iktisadi teşebbüsü” deyimi
“iktisadi devlet teşekkülleri” ile “kamu iktisadi kuruluşlarını” kapsayan bir
deyimdir.İktisadi devlet teşekkülü sermayesinin tamamı devlete ait iktisadi
alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi
teşebbüsüne verilen addır.Kamu iktisadi kuruluşu sermayesinin tamamı devlete
ait olan tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek pazarlamak
üzere kurulan kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüsüne
verilen addır.
V-Türkiye’de Tüzel Kişilerin Düzenleniş Tarzı:
Hukukumuzda tüzel kişiler çeşitli kanunlarla
düzenlenmiştir.MK’da tüzel kişilere ilişkin ortak hükümlerden sonra dernekler
düzenlenmiştir.Ancak dernekler ülkemizde devamlı olarak özel kanunlarla
düzenlenmektedir.MK’da 73 ile 81.maddeler arasında vakıflar
düzenlenmektedir.MK’nın yürürlüğe girmesinden önce düzenlenmiş olan vakıflar
için “vakıflar kanunu” çıkarılmıştır.bu eski vakıflarda söz konusu kanunda
tüzel kişiler olarak tanınmıştır.Ticaret ortaklıkları da “Ticaret Kanunu”na
tabidir.Kooperatifler ise kooperatifler kanunu ile düzenlenmiştir.Ticaret
ortaklıklarına özel bir hüküm olmadıkça MK’nın tüzel kişilere ilişkin hükümleri
uygulanır.Sendikalar “Sendikalar Kanununa “ tabidir ve iş hukukunun inceleme
konusudur.
VI-Tüzel Kişilerde “Aradan Sızma” veya “Perdenin
Kaldırılması” Teorisi:
Tüzel kişinin kendisini oluşturan kişilerden ayrı ve
bağımsız bir kişilik kazanması bazen kanunun tüzel kişilerin kurulmasına izin
verme amacı ile bağdaşmayan sonuçların doğmasına yol açmaktadır.Hukukun
yasakladığı bir sonucu elde etmek veya
getirilmiş olan bir yükümlülükten kurtulmak amacıyla tüzel kişiliğin bu
bağımsız yapısının arkasına saklanıldığı çok sık yaşanan bir durumdur.Örneğin
bir gerçek kişi kanunen kendi başına yapması yasak olan bir işi tüzel kişi
kurmak suretiyle onun arkasına gizlenerek yapabilir.Tüzel kişi perdesi arkasına
gizlenilerek yasanın dolanılmasının MK.Mad.2’ye de aykırı olduğu
şüphesizdir.Kanunda hüküm bulunmayan hallerde tüzel kişiyi oluşturan üyelerin
sorumluluğuna başvurmak ancak MK mad.’2 yoluyla olacaktır.Bu durumda tüzel
kişinin kendisini oluşturan kişilerden ayrı ve bağımsız varlığı bulunduğu
ilkesi göz ardı edilecektir.Ancak bu uygulama genel kurala aykırı düştüğünden
tüzel kişiyi oluşturan kişilerde “tüzel kişiyi kullanarak” bir takım
yükümlülüklerden kurtulma ya da tüzel kişinin amacına uygun olmayan tarzda
davranma kastının aranması gerektiği savunulmaktadır.
$2-Tüzel Kişilere İlişkin Genel Kurallar:
I-Tüzel Kişinin Kuruluşu:
Geleneksel olarak bu hususta üç sistem söz
konusudur.Serbest kuruluş sistemi,izin sistemi ve tescil sistemi.Hangi sistemin
hangi tüzel kişiler için kullanılacağı bir hukuk politikası sorunudur.
1-Çeşitli Kuruluş Sistemleri:
a)Serbest Kuruluş Sistemi:Bu sistemde tüzel kişiliğin
kurulması hususunda genel bir yetki verilmiş olup somut durumlarda kuruluş
süreci herhangi bir incelemeye tabi tutulmamaktadır.Serbest kuruluş sisteminde
mevzuat tüzel kişiliğin kazanılması için gerekli asgari şartları
belirlemiştir.Bu şartların yerine getirilmesiyle kişi veya mal topluluğu tüzel
kişiliği kazanır;bu şartların yerine getirilip getirilmediği de resmi
makamların kontrolüne de bağlı tutulmaz.
b)İzin Sistemi:Bu sistemde kişi veya mal topluluklarının
bir hak süjesi olması Devletin iznine bağlıdır.Çoğu zaman idari makamlara izin
hususunda takdir yetkisi bırakılır.Bu sistemde Devletin tüzel kişiliği
tanımasındaki müdahalesi en üst düzeydedir.
c)Tescil Sistemi:Bu sistemde mevzuat tüzel kişiliğin
kurulmasına genel bir imkan tanımış ve tüzel kişiliğin kurulması için asgari
şartları belirtmiştir.Ancak serbest kuruluş sisteminden farklı olarak tüzel
kişinin kurulmasında bu şartlara uyulup uyulmadığı resmi makamlarca
denetlenir.Aslolan şartların yerine getirilip getirilmediğinin
incelenmesidir.,bu şartlar gerçekleşmişse
idari makamların takdir yetkisi söz konusu olmadan tüzel kişiliğin
kurulmuş olduğunu kabul etmeleri gereklidir.İdarenin aksi yöndeki kararına
karşı yargı yolu açıktır.
2-Türkiye’de yürürlükte olan sistem:Çeşitli tüzel kişiler
için tek bir kuruluş sistemi kabul edilmiş değildir.Çeşitlere göre farklılık
göstermektedir.MK 45.maddesi tüzel kişiliğin kazanılması hakkında bir genel
hüküm koymuştur.Gerek 45.madde gerekse istisnalar göz önüne alındığında tüzel
kişiliğin kazanılmasında aşağıdaki esaslar ortaya çıkmaktadır.
a-Anayasanın 33.maddesinde “herkes önceden izin almaksızın
dernek kurma hakkına sahiptir” hükmü yer almaktadır.Bu nedenle dernekler
açısından serbest kuruluş sisteminin bir anayasa hükmü olarak benimsenmiş
olduğu söylenmek gerekir.MK’nın 53.maddesi dernek kurulmasına serbest kuruluş
sisteminin geçerli olduğunu belirtmiştir.Sendikaların kuruluşu akımından da
derneklere benzeyen bir sistem kabul edilmiştir.Sendika ve siyasi partiler
açısından da serbest kuruluş sistemi benimsenmiştir.Ancak belirtelim ki serbest
kuruluş sisteminde kanunun koyduğu şartla yerine getirildiği takdirde tüzel
kişilik kazanılır.
b-Vakıfların tüzel kişilik kazanmasında tescil sistemi
kabul edilmiştir.Asliye Mahkemesi vakfın “kanuna ahlaka ve adaba veya milli
menfaatlere” aykırı olup olmadığını “siyasi düşünce veya belli bir ırk veya
cemaat mensuplarını desteklemek gayesi” ile kurulmuş olup olmadığını inceler.Eğer
yukarıdaki hususlar açısından herhangi bir sakınca görmezse tescile karar
verir.
c-Ticaret ortaklıklarından kollektif ve komandit
ortaklıkların tüzel kişilik kazanmasında tescil sistemi
benimsenmiştir.Diğerleri ise tartışmalıdır.
II-Tüzel Kişilerin Hak Ehliyeti:
MK 46.maddesi tüzel kişilerin hak ehliyeti muhteviyatını
belirtmiştir.Kanun koyucu kural olarak tüzel kişilerin tam olarak hak
ehliyetine sahip olmalarını kabul etmiştir.Cins,yaş hısımlık gibi sadece insana
özgü olan bir kişi veya mal topluluğunun bünyesine tamamen yabancı olan bazı
vasıflar dolayısıyla sadece gerçek kişilere tanınan haklardan tüzel kişilerin
yararlanması söz konusu olamaz.Buna karşılık tüzel kişiler yine bünyeleri icabı
gerçek kişilere nazaran onların yararlanamayacağı bazı haklardan yararlanırlar.
1-Sadece gerçek kişilere özgü olan haklar:Milletvekili
seçme ve seçilme hakkı,evlenme,boşanma,mirasçılık gibi haklardan tüzel kişiler yararlanamazlar.Gerçek kişilere
ilişkin ölüm doğum temyiz kudreti rüşt gaiplik gibi hükümler tüzel kişilere
uygulanamazlar.
2-Sadece tüzel kişilere özgü haklar:Tüzel kişinin üyeler
karşısındaki hakları örnek olarak bir dernekten aidat isteme hakkı
3-Hem gerçek hem tüzel kişinin yararlanacağı haklar:Sadece
gerçek kişilerin yararlanabileceği haklar dışındaki tüm haklardan tüzel kişiler
kural olarak yararlanabilir.Ancak tüzel kişilerin faaliyetlerine nitelikleri
gereği hukuken sınır çizmek zorunluluğu da bulunmaktadır.Şöyle ki her tüzel
kişi sürekli bir amacı gerçekleştirmek için kurulur ve faaliyet gösterir.İşte
bu kuruluş amacının tüzel kişilerin hak ehliyetlerini mi sınırlandırdığı yoksa
faaliyet alanına mı ilişkin olduğunun belirlenmesi ihtiyacı vardır.
Tüzel kişilerin gerçek kişiler gibi yararlanabilecekleri
haklarda hak ehliyetleri bakımından özellik arz eden bazı noktalar vardır.
a)Malvarlığı haklarında:
aa)İntifa
Hakkı:Başkasına ait bir maldan bir kimsenin yararlanmasını sağlayan ayni bir
haktır.Gerçek kişilerde bu hak –taraflarca daha kısa bir süre tayin
edilmemişse- intifa hakkı sahibinin ölümü ile sona erer.Halbuki tüzel kişinin
ölümü söz konusu olmadığından MK bu hususu en çok 100 sene olarak tayin
etmiştir.
bb)Sükna
Hakkı:Ancak hak sahibinin bir binada oturmak suretiyle kişisel ihtiyacını
karşılamak amacıyla kurulabileceğinden tüzel kişilere bu hak tanınmamıştır.
cc)Miras:Tüzel
kişiler kanuni mirasçılar olamazlar.Sadece devlete kanuni mirasçılık hakkı
tanınmıştır.Tüzel kişilerin ölüme bağlı tasarrufla iradi mirasçı veya vasiyet
alacaklısı olarak tayin edilmeleri mümkündür.
dd)Alacak
ve Borç:Tüzel kişiler de gerçek kişiler gibi alacak haklarından yararlanır ve
borçla yükümlü olabilirler.Fakat kaydı hayat ile irad ve ölünceye kadar bakma
sözleşmelerinde alacaklı durumunda olamazlar.
b)Kişinin Halleri Bakımından:
aa)Ad:Tüzel
kişiler için bir öz ad soyad ayrımı yoktur.Tüzel kişiler adlarını kanuni
hükümler çerçevesinde serbestçe seçebilirler.
bb)İkametgah:MK
49 tüzel kişilerin bir ikametgaha sahip olması gerektiğini ortaya
koymaktadır.Yani tüzel kişilerde bir ikametgah sahibi olma zorunluluğu
vardır.Tüzel kişiler ikametgahlarını seçmekte serbesttirler.Kural olarak
seçilen ikametgah derneklerde tüzükte,vakıflarda ise vakıf senedinde
gösterilir.MK 49 dernek tüzüğünde veya vakıf senedinde ikametgah
gösterilmemişse tüzel kişinin ikametgahının “muamelelerinin tedvir olunduğu
mahal” olarak belirtmiştir.Dernekler Kanunu tüzük muhtevasını emredici hükümle
tespit ettiğinden tüzükte merkezin yazılması zorunludur.Bu husus eksik ise
tamamlatılması yoluna gidilir.MK mad.19 ikametgah tekliği ilksinin tüzel kişilerde
uygulanmayacağını belirtmiştir.Şubeler tüzel kişinin iç organizasyonuna dahil
olan bir birimdir tüzel kişiliğe veya 3.kişilere karşı bağımsız bir tüzel
kişiliğe sahip değildir.
cc-Tabiiyeti:Tüzel kişiliğin tabiiyeti MK mad 492dayanarak
ikametgahının olduğu yere göre tayin edilir.
dd-Kişiliğin Korunması:Tüzel kişiler de gerçek kişiler gibi
kişiliğin korunmasından yararlansalar da tüzel kişilerin ancak şerefi onuru adı
fikri ve iktisadi tamamiyetine tecavüz söz konusu olabilir.Buna karşılık vücut tamlığı
olmaz.
Ana hatları ile gösterilen bu farklar dışında tüzel kişiler
de gerçek kişiler gibi haklardan yararlanırlar,haklarını korumak için dava
açarlar ve aleyhlerine de dava açılabilir.Tüzel kişiyi davada yetkili organ
temsil eder.
III-Tüzel Kişilerin Fiil Ehliyeti:
1-Genel Bakış:
Tüzel kişiler hak ehliyetleri çerçevesinde tam bir fiil
ehliyetine sahiptirler.MK sistemi içinde tüzel kişiler “kendi fiilleri” ile
medeni hakları kullanabilmek ve borç altına girebilmek için “organlara” ihtiyaç
gösterirler.Çünkü tüzel kişiler canlı varlıklar gibi doğal bir iradeye sahip
değildirler.Tüzel kişinin iradesinin oluşması ve icrası tüzel kişilik içinde
organları teşkil eden kişi veya kişilerin bireysel veya ortak iradelerine
bağlıdır.
2-Tüzel Kişilerde Fiil Ehliyetinin Başlangıcı ve Fiil
Ehliyetsizliği:
MK 47 tüzel kişilerin Fiil ehliyetinin kanun veya
tüzüklerine göre gerekli olan organlara sahip olmaları ile başlayacağını
belirtmektedir.Böylece tüzel kişi kurulduğu zaman henüz organlar teşekkül
etmemişse hak ehliyetine sahip bir kişi telakki edilir fakat henüz fiil
ehliyetinden yoksundur.Fiil ehliyetinin kazanılması “zorunlu organların” teşkil
edilmesine bağlıdır.Hangi organların zorunlu olarak bulunması gerektiği kanunla
belirtilir.Tüzel kişinin bazı durumlarda geçici olarak organsız kalması
mümkündür.Yönetim kurulunun çekilmiş olması tüzel kişiliğin son bulmasına sebep
olmaz.Hak süjesi olarak tüzel kişilik devam eder.Ancak organsız kaldığı sürece
tüzel kişilik fiil ehliyetinden mahrum kalır.
3-Tüzel Kişilerin Organları:
a)Organ Kavramı:Organlar tüzel kişinin örgütü içinde yer
alan ve tüzel kişinin aktif olarak hukuk hayatına katılmasını sağlayan kişi
veya kişilerdir.Böylece kanun koyucu bir gerçek kişi veya gerçek kişilerden
oluşan bir kurulun iradesini belli koşulların gerçekleşmesi halinde tüzel
kişinin iradesi olarak kabul etmiş ve buna sonuçlar bağlamıştır.Genellikle
tüzel kişinin örgütü içinde organlar arasındaki iş bölümü organların görev ve
yetkileri kanunda dernek tüzüğünde veya vakıf senedinde belirlenmiştir.Eğer
kanun ve diğer bu belgeler organı teşkil edecek kişi veya kişileri açıkça
belirterek görev ve yetkileri tayin etmişse bu kişilerin organ sıfatı ile
yapacakları davranışların tüzel kişiliğe izafe edilmesinde güçlükle
karşılaşılmaz.Ancak organ olarak açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen dernek
tüzüğü veya vakıf senedinde kendisine organa özgü yetkiler ve görevler verilmiş
kişilerin MK 48’e göre organ telakki edilmeleri görüşü de savunulur.
b)Organ,temsilci ve yardımcı kişi:Organ tüzel kişinin aracı
olarak davranışta bulunurken tüzel kişinin bir temsilcisi değildir.Organın
faaliyette bulunurken açıkladığı irade,tüzel kişinin iradesidir,tüzel kişi
organının davranışıyla iradesini açığa vurmaktadır.Organın temsilci olmamakla
beraber organın davranışının tüzel kişiye izafe edilebilmesi organ sıfatına
bağlanmış bir yetkiye dayanır.Bu yetki zorunlu olarak organ sıfatına bağlı olup
ondan ayrılmayan bir yetkidir.Organ sıfatı sona erince bu yetki de sona
erer.Organ sıfatı sona erdirilmeden bu yetkinin organdan alınmasına imkan
yoktur.Dış ilişkiler açısından tüzel kişiler hukukunda bu yetki temsil yetkisi
olarak adlandırılmaktadır.Organ ile tüzel kişi arasındaki hukuki ilişkinin ne
olduğu kanunda açıklanmamaktadır.Bu ilişkinin vekalet veya hizmet sözleşmesi
olduğu doktrinde kabul görmektedir.Diğer taraftan tüzel kişinin bütün
faaliyetlerini organların yerine getirmesi zorunluluğu yoktur.Tüzel kişi
çeşitli işlerin gördürmek için başkalarını da çalıştırabilir.Bu yardımcı
şahıslar tüzel kişiye sözleşme ile bağlıdırlar,organ sıfatını haiz olmadan
tüzel kişi için faaliyette bulunurlar.Örnek olarak derneğin taraf olduğu bir
davayı yürütmek için yetkili organca vekil tayin olunan avukat,bir organ olmayı
yardımcı şahıstır.Tüzel kişinin faaliyetinde kullandığı bu kişilerin
3.şahıslara verdiği zararlar açısından sorumluluğu duruma göre BK 100 veya BK
55’deki esaslara göre tayin olunur.
c)Organ Çeşitleri:Tüzel kişilerin organları belirli
kriterlere göre bazı ayrımlara tabi tutulabilir.
aa)Karar
Organı-Yürütme Organı:
Karar organı tüzel kişinin iradesinin oluşmasını sağlayan
diğer organların davranış biçimini tayin ederek gerekli talimatı vermeye
yetkili olan ve tüzel kişinin iç ilişkileriyle ilgili kararları alan
organdır.Örnek olarak derneğin genel kurulu bir karar organıdır.Yürütme organı
ise tüzel kişinin kararlarının icrasını sağlayan işlerini gören dış ilişkileri
yürüten organdır.Derneklerde yönetim kurulu yürütme organıdır.
bb)Zorunlu
Organ-İhtiyari Organ:
Zorunlu organ tüzel kişinin fiil ehliyetini kazanabilmesi için
kanunen bulunması zorunlu organlardır.MK’ya göre derneklerde genel kurul ve
yönetim kurulu zorunlu organlardır.Tüzel kişilerin zorunlu organları yanında
amaç teşkilat ve faaliyet alanlarına göre kanunlarda belirtilmemiş olan
ihtiyari organlar da kurabilirler.Bu organlar dernek tüzüğü veya vakıf
senetlerinde belirtilebileceği gibi sonradan alınan kararlarla da
kurulabilir.Vakıflarda denetleme organı ihtiyari bir organdır.
cc)İç
Organ –Dış Organ:
İç organ tüzel kişinin teşkilatı ile ilgili olarak iç işlerini
gören organlardır.Derneğin genel kurulu denetleme kurulu iç organlardır.Dış
organlar tüzel kişiyi 3.kişilere karşı “temsil eden” tüzel kişinin 3.kişilerle
hukuki ilişkiler kurmasını sağlayan organlardır.Derneklerde yönetim kurulu
vakıflarda yönetim organı dış organlardır.
dd)Fert
Organ –Vakıf Organ:
Fert organ,organın tek bir gerçek kişi olduğu zaman söz
konusu olur.Bu halde organa verilmiş olan görevleri bu kişi yerine getirir.Buna
karşılık görevlerin yerine getirilmesi tek bir kişiye değil birden fazla kişiye
bırakılmışsa kurul organ söz konusudur.
4-Organın Fiilinin Tüzel Kişiye İzafesi:
a)Hukuki işlemler açısından:Yetkili organların yapmış
olduğu hukuki işlemler tüzel kişiyi bağlar.Organın hukuki işlem yapmaya ilişkin
iradesinin tüzel kişiye izafe edilmesi organ sıfatına kanun,dernek tüzüğü veya
vakıf senedi ile bağlanmış olan “temsil yetkisi” ile mümkündür.MK kural olarak
bu yetkiyi dış ilişkilerde yönetim
kuruluna vermiştir.Yönetim kurulu dışındaki organların-ayrıca başka türde
düzenlenmemişse- tüzel kişiyi temsil yetkisi yoktur.Örnek olarak dernekte bir
denetçinin tüzel kişi adına poliçe imzalaması tüzel kişiyi bağlamaz.Zira
denetleme organına bu yetki verilmemiştir.Temsil yetkisinin tüzel kişinin amacı
ile sınırlı olduğu kabul edilmektedir.Temsil yetkisinin dernek tüzüğü veya
vakıf senedi ile sınırlandırılması da mümkündür.
b)Hukuka Aykırı Fiiller Açısından:
aa)Organın
Borca Aykırı Davranışı:Tüzel kişi 3.kişilere karşı üstlendiği borçları
organları vasıtasıyla yerine getirir.Organ tüzel kişinin borcunu ifa ederken
borca aykırı davranışı ile alacaklıyı zarara uğratırsa zarardan tüzel kişi
sorumlu olur.Organın borca aykırı davranışı tüzel kişiye izafe edilir.
bb)Organın
Haksız Fiili:Tüzel kişi organın görevi sırasında ika ettiği haksız fiillerden
sorumlu tutulmuştur.Zarara uğrayan kişi ister 41 vd. maddelere göre tüzel
kişiye isterse kusurlu organa başvurarak zararının tazminini isteyebilir.Tüzel
kişinin sorumlu tutulabilmesi için herşeyden önce BK 41’de öngörülen şartların
“organ” da gerçekleşmiş olması gerekir.Organ hukuka aykırı bir fiili ile
3.kişiye zarar ika etmeli,kendisi kusurlu olmalı ve zarar uygun illiyet bağı
içinde kalmalıdır.Tüzel kişinin haksız fiil sorumluluğunun iki sınırı
vardır.İlk sınır tüzel kişinin hak ehliyetidir.İkinci sınır ise organın organ
sıfatıyla görevini yerine getirirken görevi dolayısıyla haksız fiil işlemiş
olmasıdır.Organın organ olarak görevinin yerine getirilmesi dolayısıyla bir
fiili söz konusu olmayıp sadece görevle ilişkisi olmayan kendi kişisel
davranışı söz konusu ise bu davranışı ile verdiği zarardan tüzel kişi sorumlu
olmaz.Tüzel kişilerin kusursuz sorumluluk halleri nedeniyle de sorumlu
tutulmaları mümkündür.
IV-Tüzel Kişilerin Sona Ermesi:
MK bütün tüzel kişilere ilişkin olarak ortak bir sona erme
sebepleri öngörmüş değildir.Her bir tüzel kişi çeşidi için ayrı sona erme
sebepleri düzenlenmiştir.Tüzel kişi bu hükümler göre 3 şekilde sona erebilir.Ya
kanunda belirtilen belirli sebeplerin gerçekleşmesiyle kendiliğinden sona erer
veya kendi kendini feshederek sona erdirir ya da mahkeme kararı ile sona
erer.MK tüzel kişilere ilişkin genel hükümler içinde sona erme sebeplerini
düzenlememekle birlikte sona eren tüzel kişinin malvarlığının akıbeti hakkında
ortak bazı hükümler koymuştur.Ortak hükümler sona eren tüzel kişinin malvarlığı
değerlerinin tasfiyesi ve tasfiyeden sonra geriye kalan bir malvarlığı değeri
varsa bunun tahsisini düzenlemektedir.
1-Tasfiye:Tasfiye sona eren tüzel kişinin bütün
ilişkilerini kesmektir.Yani halen süren hukuki işlemler sonuçlandırılacak
borçlar ödenecek alacaklar tahsil edilecektir.Kabul edildiğine göre sona eren
tüzel kişi tasfiyenin sona ermesine kadar tüzel kişiliğini korur.Zira hak
süjesi olma bir anda bertaraf edilirse tasfiye sürecinde yapılması zorunlu olan
faaliyetlerin kime izafe edileceği anlaşılamaz.Fakat bu süreçte tüzel kişiliğin
devamı tasfiye amacı ile sınırlı bir ehliyete sahiptir.Tasfiye ve intikal
Hükümet komiseri ve maliye temsilcisinin gözetiminde yapılır.Bu işlemlere
fesih,infisah ve kapatılmanın kesinleştiği tarihten itibaren başlanılır.Ticaret
ortaklıklarını her birinin tasfiye biçimim Tic.Kan’da belirtilmiştir.Dernekler
Kanunu tüzükte derneğin feshi halinde malların tasfiye şeklinin belirtilmesini
zorunlu kılmıştır.Vakıflar bakımından böyle bir emredici kural yoktur.Fakat
vakıf senedinde tasfiye şekli belirtilebilir.Tasfiye memurları tüzel kişinin
mallarının değerleriyle envanterini çıkarırlar;alacak ve borçlarını tespit
ederek sona erdiği andaki bilançosunu yaparlar;tüzel kişinin borçlarını
öderler.Böylece tasfiye sonucunda safi malvarlığı ortaya çıkar.
2-Tahsis:Tüzel kişinin tasfiyesi sonucunda ortaya çıkan
safi malvarlığını kime tahsis edileceğini MK mad.50’de düzenlenmiştir.Hüküm
tüzel kişinin sona erme şekline göre tahsis durumunu farklı hükümlere tabi tutmuştur.
a)Tüzel kişi kanun gereği
kendiliğinden sona ermiş veya kendi
kendini feshetmişse tahsis için belirli bir sıralama öngörülmüştür.Safi
malvarlığının tahsisi hakkında tasfiye edilen tüzel kişiye ilişkin özel bir
kanun hükmü varsa tahsis bu kanun hükmü uyarınca yapılır.Böyle bir hüküm yoksa
tüzük veya vakıf senedindeki hükümlere göre burada da hüküm yoksa tüzel kişinin
yetkili organı tarafından bu organ da karar alamıyorsa tüzel kişinin gayesi
doğrultusundaki kamu hukuku tüzel kişilerine intikal eder.Dernekler kanununa
göre tasfiye esaslarını tespite tüzüğe göre genel kurul yetkili olup genel
kurul karar alamıyorsa veya toplanamıyorsa derneğin para mal ve hakları
Hazineye intikal eder.
b)Tüzel kişi amacı kanuna
veya ahlak ve adaba aykırı olduğu için mahkeme kararı ile sona erdirilmişse
artık tahsis hususunda kendi iradesi gözönünde tutulmadan kalan malvarlığı
değerleri kamu hukuku tüzel kişilerine tahsis edilir.Tüzel kişinin mahkeme
kararı ile sona erdirilmesinde tüzük veya vakıf senedindeki tahsise ilişkin
hükümler nazara alınmayacağı gibi tüzel kişinin yetkili organının tahsis
hakkında bir karar alabilmesi de söz konusu değildir.
$3-Dernekler:
I-Giriş
Dernek kurabilmek için
kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi
yeterlidir.Bu bilgi ve belgelerin kanuna aykırılığının tespiti halinde yetkili
mercii,derneğin durdurulması veya kapatılması için mahkemeye başvurur.Hiç kimse
bir derneğe üye olmaya veya üyelikte kalmaya mecbur tutulamaz.Dernek kurma
hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usüller kanunla
belirtilir.Dernekler kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabilir
veya faaliyetten alıkonulabilir.Ancak milli güvenliğin kamı düzeninin suç
işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalanmanın gerektirdiği
hallerde gecikmede sakınca varsa kanuni bir merci derneği faaliyetten men ile
görevlendirilebilir.
II-Dernek Kavramı ve Çeşitleri:
1-Kavram:
Kazanç paylaşma dışında kanunlarla yasaklanmamış belirli ve
ortak bir gayeyi gerçekleştirmek üzere en az yedi gerçek kişinin bilgi ve
çalışmalarını birleştirmeleridir.Dernek bir gerçek kişi topluluğu olarak
düşünülmüştür.Derneği teşkil eden kişilere üye adı verilir.Dernek kavramında
ilk unsur üye unsurudur.İkinci unsur ise üyeleri birleştiren gaye
unsurudur.Belirli bir gayesi olmayan dernek kurulamaz.Böylece gaye unsuru
derneğin varlığı için ikinci unsuru teşkil etmektedir.
2-Çeşitleri:
a)Ticari İşletme
işleten,işletmeyen dernekler:
Dernekler ideal bir
gayeyi gerçekleştirmek için kurulur.Derneğin gayesi kazanç paylaştırmak
olamaz.Dernekte ideal gayenin gerçekleştirilmesi için gerekli olan maddi ihtiyaçlar normal olarak üyelerin
aidatı eğlence müsamere konser piyango gelirleri ve bağış ile karşılanır.Ancak dernek
geliri ideal gayenin gerçekleşmesine tahsis edilmek üzere bir işletme de
işletebilir.Eğer bu işletme Tic.Kan.’da şartları belirlenen ticari işletme
niteliğinde ise bu derneğin ticaret siciline tacir olarak kaydını yaptırması
gerekir.Buna karşılık işletme Tic.Kan. anlamında bir ticari işletme
sayılmıyorsa bu kayıt yükünün olmaması gerekir.
b)Alelade
dernekler-Kamuya yararlı Dernekler:
Derneklerin mutlaka
kamuya yararlı bir amaca sahip olmaları gerekmez.Der.Kan. kamuya yararlı
derneklere öngördüğü şartları yerine getirdiği takdirde kamu yararına çalışan
dernek niteliği tanımış ve bu derneklere ayrıcalıklar sağlamıştır.Danıştay’ın
kamuya yararlı çalışma niteliği kazanılması için aradığı şartlar:sunulan
hizmetin belli bir zümre ya da sınıfa ayrılmamış olması,tüm vatandaşların
doğrudan doğruya bu haklardan yararlanması ve ülke çapında yararlı sonuçlar
verecek nitelikleri ve ölçüleri içermesidir.Bir derneğin kamu yararına çalışan
bir dernek olarak tanımlanabilmesi için aşağıdaki şartların gerçeklemiş olması
gerekir:
-Derneğin en az 1 yıldan
beri faaliyette bulunması
-Derneğin amacı ve bu
amacı gerçekleştirmek için giriştiği faaliyetlerin ülke çapında yararlı
sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması
-İlgili dernek genel
kurulunun kararı üzerine yapılacak başvuru
-İlgili bakanlıkların
görüşü alınarak İçişleri bakanlığının önerisi üzerine Danıştay İdari işler
kurulunun kararı ve bakanlar kurulunun onayı
Kamu yararına çalışan bir
derneğin gerek olağan denetimlerde gerek yaptırılacak özel denetimlerde amaç ve
faaliyetleri bakımından kamu yararına çalışan dernek niteliğini kaybettiği
belirlenirse ilgili bakanlıkların görüşü alınarak bu nitelik kaldırılabilir.
Kamu yararına çalışan
dernekler bazı ayrıcalıklardan yararlanırlar.Bazı kuruluşlar bu kamuya yararı
derneklere yardımda bulunabilirler.Kamuya yararlı derneklere bazı şartlarla
bina ve arazi vergisinden muafiyet tanınabilir;bunların bayramlarda yardım
toplamaları da mümkündür,binaları yoksa bedeli on yılda ödenmek üzere Milli
Emlak ’tan bina satın alabilirler.
c)Dernekler-Dernek
birlikleri(federasyon-konfederasyon):
Federasyonlar kuruluş
amaçları aynı olan ve kamu yararına çalışan en az üç derneğin amaçlarını
gerçekleştirmek üzere üye sıfatı ile bir araya gelmeleri ile
olur.Konfederasyonlar ise yine aynı maddeye göre amaçları aynı olan en az üç
federasyonun birleşmesi ile olur.
III-Derneklerde Üye
Unsuru:
1-Dernek Üyeliği:
Dernek bir amacın
gerçekleştirilmesi için birleşen gerçek kişilerin topluluğudur.Derneği
oluşturan kişilere üye adı verilir.Dernek kurmak için en az 7 kurucu üyenin
varlığı gereklidir.Üyelik dernek ile üye arasında kurulmuş hukuki ilişkiyi
ifade eder.Bu ilişkiden üye için hak ve yükümlülükler doğar.Hak ve
yükümlülükler kanunda ve dernek tüzüğünde belirtilmiştir.
2-Üyelik Şartları:
a)Normal üyelik için
aranan şartlar:Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip on sekiz yaşını
bitirmiş bulunan herkes derneklere üye olabilir.Normal üyelik için fiil
ehliyetine sahip olmak şart koşulmuştur.Temyiz kudretinden yoksun olanlar
mümeyyiz mahcur ve küçükler derneklere üye olamazlar.AY mahk.’si üyeleri
Yargıtay üyeleri Danıştay üyeleri Sayıştay meslek mensupları ile savcı ve
yardımcıları hakim ve savcılar anca verilen müsaade ile derneklere üye
olabilirler.Der.Kan.’ca belirtilen mahkumiyetleri alan kişiler dernek
kuramaz.Ayrıca orta okul ve ortaöğretim öğrencileri de derneklere üye
olamazlar.Yükseköğretim öğrenci derneklerine öğrenci olmayanlar üye olamaz.Kamu
hizmeti görevlilerinin kuracağı derneklere derneğin kurulduğu kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışmayanlar üye olamaz.Türkiye’de kurulmuş bulunan derneklere
yabancı uyruktakiler de üye olabilir ancak Türkiye’de ikamet hakkı
aranır.(İkamet Tezkeresi).Bunlara ek olarak dernek tüzüğünde üyelik şartları
bunların dışında da tutulabilir.Bu şartlar üyenin kişiliğine ve statüsüne
ilişkin olabilir.
b)Kurucu Üyelik için
aranan şartlar:Dernek kurma hakkına kimlerin sahip olduğu Der.Kan.’da
belirtilmiştir.Bu hükme göre kurucu üye olmak için şu şartların gerçekleşmesi
gerekir:
aa)Yaş:Bir derneğin
kuruluşuna kurucu üye olarak katılabilmek için 18 yaşı tamamlamış olmak
gerekir.Kazai rüşte sahip olan veya evlenme ile reşit olan 18 yaşından küçük
kimseler derneğin kuruluşunda kurucu üye olamazlar.
bb)Fiil Ehliyetine sahip
olmak:Kurucu üyelik için fiil ehliyetine sahip olmak şart koşulmuştur.
cc)Dernekler Kanununda
sayılanlardan olmamak:TSK ile genel ve özel kolluk kuvvetleri ve özel
kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur statüsündeki kamu hizmeti
görevlileri dernek kuramazlar.
3-Üyelik sıfatının
kazanılması:Dernekte üyelik derneğin kuruluşuna katılarak kazanılabileceği gibi
kurulmuş bulunan derneğe sonradan üye olmakla da kazanılabilir.Kurucu üyeler
kuruluş işleminin tamamlanması ile üyelik sıfatını kazanırlar.Sonradan derneğe
katılan üyelerin üyeliği kazanmaları derneğe katılma sözleşmesinin kurulması
ile olur.
4-Üyeliğe bağlı hak ve
yükümlülükler:Bir derneğe üye olmak üyenin kanunda ve dernek tüzüğünde
belirtilmiş olan bazı haklardan yararlanmasını sağlar.Bu haklar üyeliğe bağlı
haklar olup başkasına devredilemez ve mirasçıya intikal edemez.Hukukumuzda
üyelik hakları açısından bir eşitlik ilkesi kabul edilmiştir.Eşitlik ilkesinin
anlamı sebepsiz olarak dernekte bazı üyelerin üyelik hakları açısından daha
kötü duruma düşürülmemesidir.Üyelik haklarına ilişkin olarak çeşitli
gruplandırmalar yapılmaktadır.Bu hakları katılma hakları,yararlanma hakları ve
koruma hakları olarak bir ayrıma tabi tutmak mümkündür.
aa)Katılma
Hakları:Katılma hakları üyeye derneğin iradesinin oluşmasına organizasyonuna ve
yönetimine etkili bir şekilde katılma imkanı sağlar.
aaa)Oy Hakkı:Hukukumuzda her üyenin genel kurulda bir oy
hakkı vardır.Üye oyunu ancak bizzat kullanabilir.Her üyenin genel kurulda bir
oy hakkının olmasının bir istisnası MK 61’de düzenlenmiştir.Bu hükme göre
dernek üyesi kendisi veya füruu veya usülü ile dernek arasındaki bir hukuki
işlem veya çekişmeye ilişkin olarak alınması gereken kararda oy kullanamaz.
bbb)Bu hak ancak üyelerin 1/5’i tarafından yazılı olarak
kullanılınca etki sağlar.Yönetim kurulu talep üzerine bir ay içinde genel
kurulu toplantıya çağırmalıdır.
ccc)Genel kurul toplantısında gündeme ek madde koydurma
hakkı:Genel kurul toplantısında yalnız gündemdeki maddeler görüşülür.Ancak
toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi
istenen hususların gündeme konulması zorunludur.
bb)Yararlanma hakları:Bu
grup haklar üyeye derneğin tesislerinden ve faaliyetlerinden yararlanma hakkı
tanır.Bu haklardan bazılarının kullanılması bir münferit borç ilişkisi
doğurabilir.
cc)Koruma Hakları:Koruma
hakları üyelik durumunun ihlaline karşı üyeyi koruyan haklardır.
aaa-Derneğin amacını koruma hakkı:Üyenin derneğe
katılması sebebi derneğin amacı ve bu amaca ilişkin faaliyetlerdir.Amacın
değişmesi halinde üyenin derneğe katılma sebebi ortadan kalkacaktır.Bu yüzden
üyenin amacın değişmemesini istemek hakkıdır.Amacın değişmesine karşı olan üye
derhal dernekten çıkabileceği gibi çekilmeyip derneğin amacını değiştirme
kararına karşı mahkemede itiraz edebilir.
bbb-Şikayet Hakkı:Dernek organlarının faaliyetlerine
karşı her üye derneğin en yüksek organı olan ve diğerlerini denetleyen genel
kurula şikayet edebilir.
ccc-İstifa Hakkı:Anayasamızda hiç kimsenin dernekte üye
kalmaya zorlanamayacağı açıkça belirtilmiştir.
ddd-İtiraz Hakkı:Her
üyenin derneğin en yüksek organı olan genel kurulun kanuna veya derneğin
tüzüğüne aykırı kararlarına karşı mahkemeye başvurarak karara itiraz etme hakkı
vardır.Bir kararı itiraz hakkını kullanarak iptal ettirmek şarları şunlardır:
-İtiraz edilecek bir
genel kurul kararı olmalıdır.
-Üye önce şikayet yolu
ile gene kurula başvurmalıdır.
-Kararın kanun ve tüzük
hükümlerine göre usulsüz olarak alınmış olması veya tüzük hükümleri ve kanunun
hükümlerine aykırı bulunması gerekir.
-Üye bu hakkını
kullanabilmek için kararın alınmasında olumlu oy kullanmamış olmalı veya kararın
alındığı toplantıya katılmamış olmalıdır.Üye bu şekilde muvafakat etmişse
itiraz hakkı düşer.
Üye mahkemede itiraz
hakkını kararı öğrenmesinden itibaren bir ay içinde kullanmış olmalıdır.Bir
aylık süre hak düşürücü süredir.Üye olmayan kimselerin dernek kararlarına karşı
itiraz hakları yoktur.Bunlar bir işlem hakkında genel kurula şikayette
bulunamaz.Fakat alınan karar dolayısıyla zarara uğrarlarsa sorumluluk
hükümlerinin şartları gerçekleşmesi halinde zararın tazminini dernekten
isteyebilirler.
b)Üyelik Yükümlülükleri:Dernek
ile üye arasındaki hukuki ilişkiden üye için hakların yanında bazı
yükümlülükler de doğar.Bunlar maddi ve maddi olmayan nitelikte olabilir.
aa)Sadakat Yükümlülüğü:Bu yükümlülük dolayısıyla üye
özellikle derneğin amacını gerçekleştirmeye çalışma dernek faaliyetlerine
katılma ve dernek düzenine uymak zorundadır.
bb)Aidat Ödeme Borcu:MK mad.64 üyenin aidatının tüzükte
belirtilmiş olması gerektiğini tüzükte belirtilmemişse derneğin gayesini
gerçekleştirebilmesi için gereken giderleri eşit olarak vereceklerini
belirtmiştir.Geniş anlamda aidat derneğin amacını gerçekleştirmek için üyelerin
yükümlü oldukları para veya para ile değerlendirilebilecek bir edim
olabilir.Aidat borcu üyelik sıfatının sona ermesiyle biter.Üyenin
yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde uygulanacak müeyyideleri dernek
tüzüğü tayin edebilir.Dernek cezalarına karar vermeye yetkili organ genel
kuruldur.Fakat bu yetki başka bir organa da tanınabilir.Tüzükte ister açıkça
belirtilmiş olsun isterse olmasın dernek, yükümlülüklerini yerine getirmeyen
üyeyi bazı şartların gerçekleşmesi halinde dernekten çıkarma hakkına sahiptir.
5-Üyelik Sıfatının Sona
Ermesi:
Bir dernekte üyelik
sıfatının sona ermesi ya bir olgunun gerçekleşmesi ile kendiliğinden vuku bulur
veya istifa ya da ihraç ile olur.
a)Üyelik sıfatının
kendiliğinden sona ermesi:Tüzükte belirli olguların gerçekleşmesi ile üyeliğin
kendiliğinden sona ereceğine dair hükümler bulunabilir.Derneğin sona ermesi
halinde tasfiyenin tamamlanması ile üyelik kendiliğinden sona erer.Üyenin ölümü
veya gaipliğine karar verilmesi ile üyelik sına erer.Üyelik sıfatı bunun için
varlığı zorunlu olan ehliyet şartlarının kaybı halinde sona erer.
b)Üyenin dernekten
çekilmesi(istifa):
Dernekten çekilme hakkı
üyenin kişiliğine bağlı haklardandır.Her üyenin dernekten çekilme hakkı
vardır.Tek taraflı hukuki işlem olan çıkma beyanı bozucu yenilik doğuran hakkın
kullanılması niteliğindedir.Her üye 6 ay önceden ihbarda bulunarak dernekten
istifa edebilir.İstifa hakkı kişilik hakkı olduğundan tüzük hükmü ile
kaldırılamayacağı gibi sınırlandırılamaz da.Ancak MK 6 aylık bir ihbar öneli öngörmüştür.
c)Üyenin dernekten
çıkarılması:Üyelik sıfatı üyenin dernekten çıkarılması ile son bulur.Çıkarma
derneğin üyelerine karşı kullanabileceği kuvvetli bir yaptırımdır.Bir üyenin
yükümlülüklerini yerine getirmediği derneğin gayesini tehlikeye soktuğu veya
derneğin o üyeyi bünyesinde barındırmamasını haklı gösterecek diğer hallerde o
üyeyi dernekten çıkararak ondan kurtulur.Çıkarma derneğe üye ile olan sürekli hukuki
ilişkisini tek taraflı olarak sona erdirme imkanı veren bir bozucu yenilik
doğuran haktır.Çıkarma hakkı yetkili organın alacağı karar ile kullanılır.Bu
organ kural olarak genel kuruldur.Çıkarma kararının alınması sırasında
çıkarılacak olan üyeye savunma hakkının tanınmış olması gerekir.
d)Üyelik Sıfatının sona
ermesinin sonuçları:Üyelik sıfatı ister kendiliğinden ister çekilme ister
çıkarılma ile olsun o kimse derneğin malları üzerinde herhangi bir hak iddia
edemez ve üyelik süresine ait ödenmemiş aidatını ödemekle de yükümlü olur.Ancak
eğer aidatını peşin olarak ödemiş ve daha sonra o yıl dolmadan üyelikten
ayrılmış ise üyelik süresiyle orantılı
olarak ödediği bedelin iadesini dernekten isteyebilir.
IV-Dernekte Amaç Unsuru:
1-Kavram:Kısaca ideal
gaye olarak adlandırılan kazanç paylaşmak dışında bir amaç derneği ticaret
ortaklıklarından ayıran bir niteliktir.Daha dar anlamda dernek amacı derneğin
konusunu yani tüzel kişinin hangi alanda faaliyet göstereceğini
belirtir.Der.Kan.8.maddesinin 2.fıkrası uyarınca derneğin amacı tüzükte
gösterilmesi gerekir.
2-Amacın Kanuna ahlaka ve
adaba aykırı olmaması:
a)Genel olarak:Derneğin
amacının kanuna ahlaka ve adaba aykırı olmaması gerekir.Amacı kuruluşu
esnasında kanuna ahlaka ve adaba aykırı olan dernek tüzel kişilik kazanamaz.
b)Özel
yasaklar:AY.derneklerde bazı gayeleri yasaklamıştır.
aa)Kesin olarak yasaklanmış amaçlar:AY.’nın başlangıç
kısmında belirtilen temel ilkeler aykırı olarak dernek kurulamayacağı
belirtildikten sonra 11 bentle kesin olarak yasaklanmış amaçlar
belirtilmiştir.(Kişiler hukuku sayfa 220)
Kuruluşta derneğin
amacının yasak amaçlardan olması halinde bu dernek tüzel kişilik kazanamaz.
bb)Bakanlar kurulunun iznine bağlı
amaçlar:Der.Kan.uluslararası faaliyette bulunmak amacıyla dernek kurulmasını
yasaklamış fakat 11. ve 12. maddeleri saklı tutmuştur.Bu hükümlere göre
uluslararası beraberlik ve işbirliği yapılmasında fayda görülen hallerde bu
amacı güden derneklerin kurulması Bak.Kur.’un iznine tabi tutulmuş ve mümkün
kılınmıştır.
cc)Bazı
dernekler için sınırlandırılmış amaçlar:Yüksek öğretim kurumlarına kayıtlı
öğrencilerin kuracakları derneklerin amaçları sınırlıdır.Aynı hüküm kamu
görevlilerinin kuracakları dernekler için de geçerlidir.
c)Amacın imkansız
olmaması:Amacın imkansız olması derneğin amacının olmaması anlamına gelir.
V-Derneğin Tüzel
Kişiliği:
Üye ve amaç unsurlarının
bulunmasına rağmen tüzel kişiliği bulunmayan bir kişi topluluğu dernek olmayıp
adi ortaklık teşkil eder.Tüzel kişilik derneğin üyelerine ve üçüncü kişilere
karşı bağımsızlığını sağlar.
1-Derneğin Kuruluşu:
Dernek kurma hakkı
AY.33.maddesinde güvence altına alınmıştır.Buna göre “herkes önceden izin
almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.
a)Tüzüğün
hazırlanması:Kurucu üye şartlarına sahip en az 7 kişi hepsi tarafından kabul
edilen bir tüzük hazırlamalıdır.
aa)Tüzük kavramı:Tüzük derneğin örgütünü ve iç yaşayışını
düzenleyen hükümleri içeren bir belgedir.Tüzük dernek için bir objektif hukuk
normu niteliğinde olup dernek hayatı ve üyeler için bağlayıcı hukuk kurallarını
içerir.
bb)Tüzüğün İçeriği:MK mad.53 ve Der.Kan. mad.8’de tüzük
içeriği ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.
b)Tüzüğün idareye
verilmesi:Her dernek kuruluşunu bir yazı ile kurulduğu yerin en büyük mülki
amirine bildirmeye mecburdur.Bu kuruluş bildirgesinde derneğin adı ikametgah
adresi kurucuların adları soyadı doğum tarihi doğum yeri meslek veya sanatı
tabiiyeti ikametgahları bildirilerek altı bütün kurucular tarafından
imzalanır.Kuruluş bildirisi ve eklerin idareye bildirilmesiyle dernek tüzel
kişilik kazanır,meğer ki amacı kanuna ahlak ve adaba aykırı olduğundan MK
mad45’e göre tüzel kişilik kazanması mümkün olmasın.
c)Kurulmaları ve
faaliyetleri izne bağlı dernekler:Der.Kan.’nun 7.maddesi uluslar arası
faaliyetlerde bulunmak amacı ve bunun gibi amaçlarla dernek kurulmasını
yasaklamıştır.Fakat 11. ve 12. maddeleri mahfuz tutarak kuralın Bk.Kur’nun
iznine bağlı tutarak istisnaları işaret etmiştir.Der.Kan’a göre 11.maddede
belirtilen durumlarda Dışişleri Bak.’nın görüşü alınarak İçişleri Bak.’nın
önerisiyle ve Bak.Kur’nun izniyle bu tip dernekler kurulabilir.
d)Kuruluşa etkili olmayan
düzen hükümleri:
aa)Kuruluş Bildirisi ve
tüzüğün incelenmesi:Derneğin kuruluş başvuru bildirimi üzerine bildiri birlikte
verilen ekleri ve tüzük idarece incelemeye tabi tutulur.Tek ilde faaliyette
bulunacak bir dernek söz konusu ise inceleme Valilikçe yapılır.Birden fazla
ilde faaliyette bulunacak derneklerin kuruluş bildirisi ve tüzükleri içişleri
bak. Tarafından incelenir.İnceleme kuruluş bildirisi ve eklerin doğruluğu ve tüzükte
yasak amaç ve kanuna aykırılık ve noksanlık olup olmadığı yönünden
yapılır.İncelemeyi valilik 30 içişleri bak. 90 gün içinde yapar.İdare tüzükte
yasaklanmış amaç saptarsa tüzük valilikçe incelenmiş ise Valiliğin ;içişleri
bak.’ca incelenmişse bakanlığın istemi üzerine dernek merkezinin bulunduğu yer
valiliğinin kararı ile dernek faaliyetten alıkonulur.Kuruluş bildirisinde
tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında yasak amaç dışında bir kanuna
aykırılık noksanlık saptanırsa idare bu kanuna aykırılığın giderilmesi veya
noksanlığın tamamlanmasını yazı ile geçici yönetim kurulundan ister.Bu yazının
tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde kanuna aykırılık giderilmez
noksanlıklar tamamlanmazsa derneğin merkezinin bulunduğu yer en büyük mülki
amirinin ihtarı üzerine cumhuriyet savcılığı derneğin feshi için yetkili
mahkemeye başvurur.Kuruluş safhasında idarenin isteği üzerine tüzükte
değişiklik yapmak görev ve yetkisi kurucu üyeler aittir.
bb)Tüzüğün İlanı:Tüzüğün
kanuna uygun ve tamam olduğunun derneğe tebliğinden itibaren 15 gün içinde
tüzüğün ve dernek ikametgahının mahalli bir gazete ile gazete çıkmayan yerlerde
ise il merkezinde çıkan bir gazetede yayınlanması gerekir.Bu gazetenin 5
nüshası yayımı tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde geçici yönetim kurulu
tarafından dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verilir.
cc)İlk Genel Kurul
Toplantısı:Dernek tüzüğünün gazetelerde ilanı gününden altı ay içinde derneğin
ilk genel kurul toplantısını yapmasını emretmiştir.İlk genel kurulda derneğin
zorunlu organları seçilir.Altı aylık süre içinde derneğin ilk genel kurul
toplantısı yapılamaz veya zorunlu organlar seçilmez ise mahallin en büyük mülki
amiri derneğin kendiliğinden dağılmış sayılmasına karar verir.
dd)Dernek kütüğüne
kayıt:Derneklerin kaydı için içişleri bakanlığınca emniyet genel müdürlüğünde
merkezi bir dernekler kütüğü ile ayrıca her ilde emniyet müdürlüğünde mahalli
bir dernekler kütüğü tutulur.
2-Derneğin
Organları:Seçimlik organlara genel kurul ve denetleme kurulunun görev yetki ve
sorumlulukları devredilemez.Böylece bir onur kuruluna üyeyi dernekten çıkarma
yetkisinin mutlak olarak devri söz konusu olmaz.Genel kurul bu hususta yetkili
olmaya devam eder.MK derneğin zorunlu organları olarak genel kurul ve yönetim
kurulunu saymaktadır.Der.Kan. mad.19’da zorunlu organlar 3’e
çıkarılmıştır:Genel Kurul-yönetim kurulu-denetleme kurulu
a)Genel Kurul:Genel kurul
dernek üyelerinde oluşan derneğin en üst düzey organıdır.
aa-Genel kurulun toplanması:Olağan ve olağanüstü olarak
toplanır:
1-Olağan toplantı:Genel kurulun dernek
tüzüğünde belli edilen zamanlarda yaptığı toplantılar olağan
toplantılardır.Tüzükte olağan toplantıların ne zaman yapılacağı belirtilmesi
gereklidir.Ancak olağan genel kurul toplantılarının en geç 2 yılda bir yapılamaları
zorunludur.
2-Olağanüstü toplantı:Yönetim kurulu veya
denetleme kurulunun gerekli gördüğü hallerde yahut dernek üyelerinin 1/5’inin
yazılı isteği üzerine genel kurulun yaptığı toplantıya olağanüstü toplantı adı
verilir.Genel kurulu toplantıya kural olarak yönetim kurulu çağırır.Yönetim
kurulu bu çağrıyı yapmakla yükümlüdür,yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya
çağırmamak hususunda bir takdir yetkisi söz konusu değildir.
bb-Çağrı Usülü:Yönetim kurulu tüzüğe göre genel kurula
katılmaya hakkı olan üyelerin bir listesini yapar.Üyeler toplantıdan en az 15
gün önce mahalli bir gazete ile toplantı günü saati yeri ve gündemi ilan edilmek suretiyle toplantıya
çağırılır.Bu çağrıda çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa
ikinci toplantının ne zaman yapılacağı belirtilir.Ancak ilk toplantı günü ile
2. toplantı arasında en az bir hafta olur.Ayrıca bu çağrı en az 15 gün önceden
mülki amire yazı ile bildirilir ve bu yazıya toplantıya katılacak kişilerin
listesi de eklenir.İlk toplantı nisabın sağlanamaması dışında bir sebeple geri
bırakılırsa bu durum sebeplerin açıklanması suretiyle ilanın yapıldığı gazeteye
bir ilan daha vermek suretiyle üyeler duyurulur.Bu halde üyeler ilk usüldeki
gibi 2 toplantı için tekrar çağırılır.İkinci toplantı geri bırakılma tarihinden
en geç 2 ay içinde yapılmalıdır.
cc-Toplantı yeter sayısı:İlk toplantının yapılabilmesi
için tüzüğe göre genel kurula katılma hakkı olan üyelerin yarısından bir
fazlasının hazır olması gerekir.İkinci toplantı için böyle bir çoğunluk aranmış
değildir.Ancak Der.Kan. ikinci toplantının yapılabilmesi için katılan üye
sayısının yönetim ve denetleme kurullarının üye tamsayıları toplamının iki
katından az olamayacağı esasını koymuştur.Genel kurulun derneğin feshine karar
vermesi için yapılacak toplantıda toplantı yeter sayısı tüzüğe göre genel
kurula katılma hakkına sahip olan üyelerin en az 2/3’ü olarak saptanmıştır.Bu
çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantıda üye sayısı ne olursa olsun fesih konusu
görüşülebilir.
dd-Toplantı yeri:Genel kurul toplantıları dernek
merkezinin bulunduğu yerden başka bir yerde yapılamaz.Ancak doktrinde ve
Yargıtay uygulamasında belirtildiği gibi dernek gene kurulları üyelerin
sığabilecekleri ve iyiniyet kurallarına göre toplantıya elverişli bir yerde
yapılmalıdır.
ee-Toplantı yapılış usülü:Genel kurula katılmaya hakkı
olan üyeler yönetim kurulunca düzenlenmiş listedeki adları hizasına imza
ederek,toplantı yerine girerler.Açılıştan sonra toplantıyı yönetmek için bir
başkan yeteri kadar başkan vekili ve bir katip seçilir bunlara Başkanlık divanı
adı verilir.Genel kurul toplantısının genel kurul başkanı yönetir.Kurulda
yapılan görüşmeler tutanağa geçirilir.Tutanak katipler tarafından tutulur ve
katipler ve başkan tarafından imzalanır.Düzenlenen bütün tutanak ve belgelerin toplantı sonunda yönetim kuruluna
verilmesi gerekir.
ff-Günden ve genel kurulun yetkiler:Usülüne gör toplanan
genel kurul gündemdeki konuları görüşerek karar verir.Gündemde belirtilmeyen
konular genel kurulda görüşülemez ve karar bağlanamaz.Gündemde yer alabilecek
konular ve genel kurulun yetkilerinin ne olduğu MK mad.58’de ve Der.Kan.
mad.26’da sayılmaktadır.
gg-Genel Kurulda karar alınması:Kararlar kural olarak
oylamaya katılan üyelerin mutlak çoğunluğuyla alınır.Ancak tüzükte belirli
kararlar için nisbi çoğunluk veya diğer çoğunluk öngörülmüş olabilir.
hh-Genel Kurulu toplantısında hükümet komiserinin
bulunması:Hükümet komiseri genel kurul toplantılarının kanuna tüzüğe ve gündeme
uygun bir biçimde yapılmasını toplantının sükun içinde geçmesini işlemlerin
usülüne uygun olarak yapılmasını sağlamak amacı ile tayin edilir.Hükümet
komiseri genel kurul toplantısının bitiminden sonra “en geç” 24 saat içinde bir
rapor düzenleyerek bunu mülki amire verir.Diğer taraftan hükümet komiseri veya
mahallin en büyük mülki amiri genel kurul toplantısının kanuna veya dernek
tüzüğüne aykırı yapıldığını tespit ederse durumu 24 saat içinde mahalli
cumhuriyet savcılığına bildirmekle yükümlüdür.
b)Yönetim Kurulu:
aa-Yönetim Kurlunun kuruluşu ve sona ermesi:Yönetim
kurlunu seçmek genel kurula ait bir yetkidir.Genel kurul yönetim kurlu için en
az 5 asil ve 5 yedek üye seçer.Yönetim kurluna üye olarak sadece dernek üyeleri
değil dışarıdan da dernek üyesi olmayan kimselerin seçilebileceği kabul
edilmektedir.Genel kurulca yapılan seçimi izleyen 7 gün içerisinde yönetim
kurulu başkanı tarafından seçilen yönetim kurlunun asıl ve yedek üyelerinin ad
ve soyadları,baba adları,doğum yer ve tarihleri meslekleri ve ikametgahları
dernek merkezinin bulunduğu yer en büyük mülki amirine bildirilmesi
gereklidir.Yönetim kurulunun görev süresi tüzükte belirtilir.Bu süre içerisinde
asıl üyelikte boşalma olursa yerine yedek üyeler getirilir.Yönetim kurulu
geçici olarak oluşturulamazsa derneğe kayyım atanabilir.Yönetim kurulunun
tüzüğe göre teşkili devamlı olarak imkansız hale gelmiş ise dernek
kendiliğinden son bulur.
bb-Yönetim kurulunun görev ve yetkileri:Yönetim kurulunun
görev ve yetkileri tüzükte belirtilir.Fakat MK ve Der.Kan.’da düzenlenen bu
hüküm şöyledir:Derneği temsil etmek;kanunun temsilden kastı derneğe ait
işlemlerin yönetim kurulu tarafından yapılacağıdır.Yönetim kurulu derneği
temsil hususunda kendi üyelerinden bir veya bir kaçına yetki verebilir.Yönetim
kurulu tıpkı vekil gibi yaptığı işlemlerden veya yapmayı ihmal ettiği
işlemlerden derneğe karşı sorumludur.
c)Denetleme
Kurulu:Denetleme kurulu Der.Kan’da zorunlu organlar arasında
gösterilmiştir.Denetleme kurulunun ne surette seçileceği asıl ve yedek üye
sayısı bunların görev ve yetkileri tüzükte belirtilmesi zorunludur.Denetleme
kurulu genel kurul tarafından seçilir.Denetleme kurulu için en az üç asıl ve üç
yedek üye seçilmelidir.Seçimi takip eden yedi gün içinde denetleme kurulu
üyelerinin asıl ve yedek olmak üzere adları soyadları baba adları doğum yer ve
tarihleri meslekleri ve ikametgahları yönetim kurulu başkanı tarafından
derneğin merkezinin bulunduğu yer en büyük mülki amirine bildirmek
gerekir.Denetleme kurulu derneğin iç denetimini sağlayan bir organdır.Başlıca
görevi yönetim kurulunun hesaplarını ve işlerini kontrol etmektir.
3-Derneğin Faaliyeti:
a)Faaliyet kısıtlayıcı ve
yasaklayıcı hükümler:Dernekler hak ehliyetleri çerçevesinde organları aracılığı
ile her türlü faaliyette bulunabilirler.Çok tabii olarak bu faaliyetlerin hukuk
düzeni sınırları içinde olması gerekir.(kitap sayfa 238-242’yi oku.)
b)Derneklerin idari
kararla faaliyetten alıkonulması:Kural olarak dernekler ancak mahkeme kararı
ile kapatılabilir.AY. 33.maddesini takiben Der.Kan. bazı acil ve önemli gördüğü
hallerde İdareye,dernek hayatına müdahale ederek derneği faaliyetten alıkoyma
yetkisi tanımıştır.Faaliyetten alıkonulan derneğin maddi ve hukuki
varlıklarının korunması için mahalli sulh mahkemesince kayyım tayin edilebilir.
4-Derneğin devlet
tarafından denetlenmesi:Derneklerin yönetim yerleri müesseseleri ve her çeşit
etkinlikleri bütün işlemleri,defterleri hesapları ve faaliyetleri denetime
tabidir.Bu denetim içişleri bakanlığınca veya derneğin merkezinin bulunduğu
yerin en büyük mülki amirince veya görevlendirdiği memurlar tarafından her
zaman yapılabilir.Bu denetleme sırasında dernek yöneticileri ,görevli
memurların isteyecekleri her türlü defter belge ve işlemli yazıları göstermek
veya gerekiyorsa vermekle yükümlüdürler.Ayrıca Emniyet Müdürlüğü bünyesinde
kurulan Dernekler Özel Denetleme Grubu derneklerin tüzüklerinde gösterilen amaç
ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları
doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediklerini işlemlerini,defterlerini ve
hesaplarını mevzuata ve tüzüklerine uygun olarak yürütüp yürütmediklerini denetleyebilir.Dernekler
üzerindeki idari denetimin kolluk kuvvetinin denetimi biçiminde gerçekleşmesi
imkanını da kanunda öngörmüştür.Kolluk kuvvetleri mahalli mülki amirinin
vereceği yazılı emirle dernek merkez ve şubelerinin yönetim yerlerine müesseseleri
ve tesisleri ile her çeşit eklentilerine denetim amacıyla girmeye
yetkilidirler.Kamu yararına çalışan derneklerin hesapları ve bu hesaplarla
ilgili belge ve defterler gerekli görülen hallerde Maliye bakanlığınca
denetlenir.
5-Derneğin Sona Ermesi:
a-Sona erme şekli:Derneğin sona ermesi dört şekilde
olabilir.Dernek ya kendiliğinden sona erer,ya kendi kendini fesheder veya
mahkeme kararı ile feshedilir.Bunlara bir de mahkeme kararı ile kapatma hali de
ilave etmek gerekir.
aa-Derneğin kendi kendini feshetmesi:Dernek
her zaman kendi kendini feshedebilir.Derneğin kendi kendini feshi yönetim
kurulu tarafından 5 gün içinde mahallin en büyük mülki amirliğine yazı ile
bildirmek gerekir.
bb-Derneğin kendiliğinden sona
ermesi(infisah):Bu sona erme sebepleri gerçekleştiğinde dernek kendiliğinden
kanun hükmü gereği sona erer.Herhangi bir organ ya da makam tarafından karar
alınmasına gerek yoktur.Bu sebepler:
Ø
Derneğin aciz hale düşmesi
Ø
Yönetim kurulunun tüzüğe göre kurulmasına imkan
kalmaması
Ø
Genel kurulun toplanması için gerekli yeter
sayısının bulunmaması yüzünden olağan genel kurul toplantısının ikinci davete
rağmen yapılamaması
Ø
Derneğin amacının gerçekleşmesi veya
gerçekleşmesinin imkansızlaşması veya şartların kaybolması
Ø
İlk genel kurul toplantısının yapılamaması veya
zorunlu organların kurulmaması
Ø
Sürenin dolması
Ø
cc-Derneğin mahkeme kararı ile feshedilmesi:MK
ve Der.Kan.’da bu kanunda veya diğer kanunlarda öngörülen hallerde dernekler
ancak mahkeme kararı ile temelli olarak kapatılabilir.Sebepleri:
Ø
Derneğin amacının kanuna yahut ahlaka aykırı
hale gelmesi
Ø
Kuruluştaki kanuna aykırılık veya noksanlıkların
giderilmemesi
Ø
Olağan genel kurul toplantısının tüzükte
belirtilen süre içinde yapılmaması veya kanunen teşkili gerekli organların
kurulmaması
Ø
Suç sebebiyle derneğin kapatılması
dd-Derneğin
idari kararla feshedilmesi:Bu istisnai bir yoldur ve ancak bir halde söz konusu
olabilir.Uluslar arasında beraberlik ve işbirliği yapmakla faydalı olacağına
kanaat getirilerek Türkiye’de kurulmalarına veya uluslararası faaliyette
bulunmalarına veya başka memleketlerde kurulmuş bulunanların yurt içinde şube
açmalarına izin verilmiş olan derneklerin kanunlarımıza veya ulusal
amaçlarımıza uymayan faaliyetlerde bulunmaları durumunda bu derneklerin veya
şubelerinin kapatılmasına Bak.Kur. yetkilidir.Kapatma kararı ile dernek sona
erer.
b)Sona ermenin sonuçları:Hangi şekilde olursa olsun sona
eren derneğin malvarlığı tasfiye edilir.bu tasfiyeden geri kalan MK 50 ve
Der.Kan 55’e göre tasfiye edilir.Mahkemece kapatılan derneklerin bütün para mal
ve hakları hazineye intikal eder.Der.Kan. 8.maddesine göre derneğin sona ermesi
halinde malvarlığının nasıl tasfiye edileceğine ilişkin tüzükte hüküm bulunması
zorunludur.
$4-Vakıf
I-Vakıf Kavramı:
MK 73.maddesi
vakfı başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere bir malın belli bir gayeye
tahsisidir. Şeklinde tanımlamaktadır.Bu kanun hükmünü esas alarak vakfı bir mal
veya mal topluluğun bir mal veya gelirinin veya ekonomik değeri olan hakların
usülü veçhile belirli ve sürekli bir amaca tahsis edilmesine dayanan bir tüzel
kişilik olarak tanımlamak mümkündür.Vakfın tanımında 3 unsur yer
almaktadır:1-Bir mal;2-Bunun usülüne göre belirli ve sürekli bir amaca
tahsisi;3-Tüzel kişilik.MK’nın çeşitli hükümlerinde değişik türde vakıfların düzenlenmiş
olduğu görülmektedir.Bunlar1-Alelade vakıflar;2-Kamuya yararlı
vakıflar;-3-İstihdam edilenlere ve işçilere yardım vakıfları;4-Aile vakıfları
II-Vakfın Çeşitleri:
1-Alelade Vakıflar:Belirli özelliği olmayan ve MK mad.73 ve diğer
hükümlere göre kurulan vakıflardır.
2-Kamuya yararlı vakıflar:Kamuya yararlı vakıf diye anılan vakıflar MK
453’e göre gelirinin yarısından fazlası kamu görevi niteliğindeki işlerin
yapımına tahsis edilmiş bulunan vakıflardır.
3-İstihdam edilenlere ve işçilere yardım vakıfları:İstihdam edilenlere ve
işçilere yardım vakıfları Tic.Kan. mad 466 uyarınca kurulan vakıflardır.MK
77’nin hükümlerine tabidirler.Bu hüküm açısından özelliklerine göre bu vakıflar
iki görünümde ortaya çıkarlar.Ayırıcı özellik bu vakıftan yararlananların bir
aidat ödeyip ödemedikleridir.
a)İki taraflı
(katılmalı):Bu vakıflarda vakıftan yararlanan işçiler vakfa aidat öderler.Bu
vakıflarda kanun koyucu vakıftan yararlananlara klasik vakıflarda söz konusu
olmayan önemli haklar tanımıştır.Vakıftan yararlananlar ödedikleri aidat
oranında yönetime katılırlar.Bu oran işçilerce ödenen aidat toplamının
işverenin koymuş olduğu katılma payı toplamına oranıdır.İşçiler en az bu oranda
yönetime katılırlar.Bu vakıflar için öngörülen hükümler şunlardır:
-Vakfın yönetimine katılacak temsilcileri işçi ve personel mümkün olduğu
oranda kendi aralarında bizzat seçme hakkına sahiptirler
-Vakfa aidat ödeyerek vakıftan yararlanan işçi ve personel vakfın
edimlerini dava yoluyla talep etme hakkına sahiptir.
b)Tek taraflı:Bu kategori
vakıflarda vakıftan yararlanan işçi ve personel vakfın malvarlığına aidat
ödeyerek katkıda bulunmazlar.Böylece vakfın malvarlığı vakfeden ortaklığın
tahsis ettiği mallardan oluşur.
c)Ortak esaslar:Gerek
iki tarafı gerek tek taraflı istihdam edilenler ve işçilere yardım vakıflarında
vakfın organları vakıftan yararlananlara vakfın teşkilati faaliyeti ve mali
durumu hakkında gerekli bilgileri vermek zorundadır.
4-Aile Vakıfları:MK mad.322’de söz edilen aile vakıfları MK 73’de
düzenlenmiş vakıfların özel bir çeşididir.Kuruluş ve işleyişi açısından alelade
vakıflardan farkları yoktur.Aile vakıflarının alelade vakıflardan tek farkı
amaç yönündedir.Alelade vakıflarda amaç kanunun sınırları içinde serbestçe
tayin edilebilirken aile vakıflarında amaç kanun hükmünde gösterilmiştir.
III-Vakıfta Mal unsuru
Mal vakfın ortaya çıkabilmesi içim gerekli ilk şarttır.Vakfa vücut
verecek mal olmadıkça vakıf da olmaz.Böyle bir vakfın tesciline karar
verilemez.Mal deyimi “ bir mamelekin bütünü veya gerçekleşmiş veya gerçekleşeceği
anlaşılan her türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar kastedilir.Taşınır
ve taşınmaz mallar tahsis edilerek vakıf kurulabileceği gibi bir kimsenin başka
birinde olan alacağı tahsis ederek veya bizzat kendi aleyhine ve vakıf lehine
bir alacak hakkı meydana getirerek vakıf kurması da mümkündür.Bir malvarlığının
bütünü veya bir bölümü de vakıf kurmaya tahsis edilebilir.Henüz gerçekleşmemiş
fakat gerçekleşeceği bilinen kar payı temettü ve faiz gelirleri tahsis edilerek
de vakıf kurulabilir.Bu şekilde tahsis edilecek malların vakfın amacını
gerçekleştirmeye yeterli olması gerekir.
IV-Malın Usülüne göre belirli ve sürekli bir amaca tahsisi( Vakıf Kurma
İşlemi):
Bir vakfın kurulması malvarlığı değerlerinin belirli ve sürekli bir
gayeye tahsisine bağlıdır.Bir malın bir gayeye değil de bu gayeye hizmet etmek
üzere bir şahsa tahsis edilmesi halinde de vakıf kurmadan amaca ulaşılabilir.Bu
gibi hallerde belirli bir mükellefiyet ile yapılmış bir bağışlama veya vasiyet
vardır.Bunlara bağımlı vakıf veya “inançlı vakıf” denir.Diğer taraftan bir
tüzel kişilik meydana getirme amacının bulunmadığı veya bu niyet bulunmasına
rağmen gerekli usüle uyulmadığı hallerde de,malların bir gayeye tahsisi söz
konusu olduğu halde vakıf kurulmuş olmaz.Keza gaye bir vakıf meydana getirmek
için yeterli nitelikte değilse gene vakıf meydana gelmez.
1-Amaç (gaye):Vakfı kuran kimse sınırlar çerçevesinde amacı dilediği gibi
belirlemekte serbesttir.Amaç çoğu zaman kamu yararına hizmet edecek bir
niteliğe sahiptir.Ancak mutlaka amacın böyle olması şart değildir.Kültüre
hizmet toplumsal yardım sosyal güvenlik eğitim ve sağlık sık sık rastlanan
amaçlardır.Amacın sahip olması gerekli olumlu ve olumsuz nitelikler şunlardır:
a)Amacı kanuna ahlaka ve adaba aykırı olan vakıf kurulamaz.Hukuki
işlemler için söz konusu olan bu sınırlama vakıflar işlemleri içinde
geçerlidir.Yasak amaç taşıyan vakfın tescili talebini hakim reddedecektir.
b)Amaç imkansız olmamalıdır:Amaç başlangıçta imkansız idi ise vakıf
esasen meydana gelmez.Amaç başlangıçta mümkün iken sonradan imkansız hale
gelirse vakıf kendiliğinden dağılır.
c)Amaç belirli olmalıdır:MK mad.73 metni belli amaçtan söz
etmektedir.Bununla anlatılmak istenen vakfın amacının yeteri kadar açıklıkla
belirtilmiş olmasıdır.Amacın tek olması da şart değildir.Birbiri ile bağlı olan
veya olmayan müteaddit amaç söz konusu olabilir.Ayrıca amacın anlamsız veya
mantıksız da olmaması gerekir.Amacın çokluğu aynı zaman için olabileceği gibi
zaman itibari ile birbirini izleyen amaçlar da olabilir.
d)Amaç devamlı olmalıdır:Tamamen geçici bir nitelikteki amaç için vakıf
kurmaya gerek yoktur.Örnek olarak belirli bir miktar parayı hemen muhtaçlara
dağıtmak için bir vakıf kurulamaz.
2-Tahsis Usulü:Tahsis yukarıda belirtilen nitelikteki amaca hizmet edecek
malların bir tüzel kişilik getirmek niyetiyle ayırt edilmesidir.Tahsis ile
malların mülkiyeti vakfa geçmiş olmaz.Tescil ile birlikte vakıf tüzel kişilik
kazanır ve vakfedilen mallar ve haklar vakfa intikal eder.Tahsis vakfı kuracak
kimsenin tek taraflı bir vakıf kurma işlemi ile olur,birden çok kimse bir vakıf
kuracaksa ortak işlem ile vakıf kurulur.Fakat vakıf kurma işlemi ancak kanunun
emrettiği şekillerden biri ile yapılmak gerekir; rasgele yapılacak bir ayırma
vakfı meydana getirmez.
3-Vakıf Kurma İşlemi:Vakıf kurma hakkı gerçek kişiler tarafından
kullanılabileceği gibi tüzel kişiler tarafından da kullanılabilir.
a)Vakıf kurma işleminin
şekli:MK mad.74 tahsis için 2 yol kabul etmektedir:
aa)Şayet vakfı kuracak olan bu vakfın daha kendisi sağ iken vücut
bulmasını istiyorsa bu husustaki iradesini resmi bir senetle açıklaması
gerekir.Bu senet “düzenleme” şeklinde noterlerce re’sen düzenlenmek gerekir.
bb)Şayet vakfı kuran vakfın kendisinin ölümünde sonra meydana gelmesini
istiyorsa bu takdirde ölüme bağlı bir tasarruf şekli olan vasiyetname
yapmalıdır.Vasiyetnamenin MK’da belirlenen üç şekilden birine göre yapılması
gerekir.Miras sözleşmesi içinde yer alan vakıf kurma tasarrufu da geçerlidir.
b)Vakıf kurma işleminde
ehliyet:Vakıf kurma işleminin geçerliliği buna ait şekle uyulması kadar tahsisi
yapanın bu işlemi yapmak için gerekli ehliyete sahip olmasına bağlıdır.
aa)Vakfı yapanın sağlığında meydana gelecek vakıflar için vakıf kuranın
tam ehliyetli olması gerekir.Mahcurlar için vasinin yapamayacağı işler için MK
vakıf kurmayı da belirtir Bu yüzden kanuni temsilci mahcura izin veya icazet de
veremez.Ancak temyiz kudretine sahip küçük veya kısıtlı yaş koşulunu doldurmak
koşulu ile ölüme bağlı tasarruf yolu ile vakıf kurabilir.
bb)Ölümden sonra hüküm ifade edecek bir vakıf kurmak için mümeyyiz olmak
ve 15 yaşını bitirmiş olmak yeterlidir.Zira MK mad.449 vasiyetname yapmak için
bu ehliyeti yeterli görmektedir.Tüzel kişilerin vakıf kurabilme ehliyetleri
açısından tüzel kişilerin fiil ehliyetine ilişkin hükümler uygulanır.
c)Vakıf Kurma işleminin
muhtevası:Vakıf kurma işleminin yazıya dökülmüş şekli kanunda vakıf senedi
olarak belirtilmektedir.MK.mad.75’e göre vakıf senedinde vakfın amacı organları
bu amaca tahsis edilen mallar ve haklar vakfın örgütü ikametgahı ve adı gösterilmek
gerekir.Vakıf eğer ölüme bağlı tasarrufla kurulmuş ise bu unsurların bu
tasarrufta belirtilmiş olması gerekir.Bu unsurlardan bir eksik ise eksik olan
unsurun MK mad.77 hükmüne kıyasen tamamlatılması yoluna gidilmesi uygun bir
çözüm olacaktır.
d)Vakıf kurma işleminin
geri alınması:Vakıf kuranın ölümünden sonra hüküm ifade etmek üzere vakıf kurma
işlemi vasiyetname biçiminde yapılmışsa vasiyetnamenin feri alınması
hükümlerine göre vakıf kurmak üzere yapılan vasiyetnameden rücu etmek
mümkündür.Fakat vakfedenin ölümünden sonra vakfedenin mirasçıları vasiyetname
ile bağlıdır.Onların dönme yetkisi yoktur.Vakıf kuranın sağlığında hüküm ifade
etmek üzere yaptığı vakıf işleminden dönmenin mümkün olup olmayacağı
tartışmalıdır.Kimisi vakfın tüzel kişilik kazanmasına kadar işlemin geri
alınabileceğini kimisi ise vakfın noterce düzenlenmesinden sonra işlemin geri
alınamayacağını savunmaktadır.
e)Mirasçıların ve
alacaklıların itiraz hakkı:Bağışlamada olduğu gibi vakfedenin mirasçıları ve
alacaklıları tarafından vakfa itiraz olunabilir.
V-Vakıfta Tüzel Kişilik Unsuru:
Bir malın belli bir amaca usülüne göre tahsisi sonucu vakfın kurulmasının
tamamlanması bir tüzel kişi olarak vakfın varlık kazanması için mahkeme
siciline kaydı gereklidir.
1-Tüzel Kişiliğin Kazanılması:
a)Tescil:Vakıf resmi senetle veya vasiyet yolu ile kurulur ve vakfedenin
ikametgahı asliye mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik
kazanır.Vakfın tescili vakıf kurmak isteyen kimsenin ikametgahı asliye hukuk
mahkemesinden talep edilir.Tescili resmi senetle kurulan vakıflarda vakıf kuran
onun ölmesi halinde mirasçılarından biri talep eder.Ölüme bağlı tasarruf
yoluyla kurulan vakıflarda vakfedenin mirasçısı veya tayin edilmiş ise vasiyeti
tenfiz memuru tescil talebinde bulunabilir.Vakfın sicile tescilini talep etme
durumunda bulunan bu kişiler vakıf senedinin düzenlenmesini izleyen 3 ay içinde
veya vasiyetnamenin açılmasını izleyen 3 ay içinde tescil talebinde
bulunmazlarsa tescil talebi artık Vak.Gen.Müd. tarafından yapılır.Vakıf bir tüzel
kişi tarafından kuruluyorsa vakfın tescili talebinde bulunulmadan tüzel kişi
sona ermiş ise vakfın tescili hususundaki başvurma da Vak.Gen.Müd. tarafından
yapılacaktır.Tescil kararı verecek mahkeme evrak üzerinde ve gerekirse
vakfedeni ve diğer ilgilileri de dinlemek suretiyle inceleme yaparak vakfın
tesciline karar verir.Mahkeme vakıf kurma işlemini ehliyet şekil amaç ve
malların amacı gerçekleştirmeye yeterliliği açısından inceler.Mahkeme vakfın
kanuna ahlaka ve adaba veya milli menfaatlere aykırı bir amaçla veya siyasi
düşünce veya belli bir ırk veya cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla
kurulmuş olduğunu tespit ederse tescile kara veremez.Mahkeme konusu yasaklanmış
amaçları vasiyetnamede saptarsa bunları vasiyetnamenin iptal edilmesini
beklemeden re’sen nazara alarak tescil talebini reddetmelidir.Tescil ve tescil
talebinin reddi kararı senetle birlikte Vak.Gen.Müd.’ne kararı veren mahkeme
tarafından re’sen tebliğ edilir.Vakfın tesciline dair kararın kesinleşmesinden
sonra vakıf, vakıf kurmak isteyenin ikametgahındaki asliye mahkemesi nezdinde
özel olarak tutulan vakıf sicil defterine kaydolur.Bu tescille vakıf tüzel
kişilik kazanır.Sicil defterinde vakfedenin ve vakfın adı ikametgahı organları
amacı ve bu amaca tahsis edilen mallar ve haklar gösterilir.
b)Mahkeme siciline tescilin hukuki sonuçları:
aa)Tüzel kişiliğin
kazanılması:Asliye mahkemesi nezdinde tutulan sicile vakfın tescilinin kurucu
bir fonksiyonu vardır.Vakıf tüzel kişiliği tescille kazanır.Fakat tescilin bu
hukuki sonucu doğurması geçerli bir vakıf senedine dayanmasına bağlıdır.Geçerli
olmayan bir vakıf senedinin tescili senede geçerlilik kazandırmaz ve bu tescil
ile tüzel kişilik meydana gelmez.
bb)Vakfın tahsis olunan
malları ve hakları kazanması:Bir vakfın tescili ile birlikte vakfedilen
malların mülkiyeti ve haklar vakfa intikal eder.Tescil ile birlikte vakıf
tahsis olunan bir taşınmaz ise tapu kütüğüne vakıf adına tescile gerek kalmadan
tescilden önce taşınmazı kazanmış
olur.Vakfa tahsis edilen mallar taşınır ise tescil ile bunlar zilyedliğin
nakline gerek kalmadan kendiliğinden vakfa intikal eder.Keza vakfa bir alacak
tahsis olunmuşsa alacağın temlikine gerek kalmadan vakıf tescil ile alacağı
kazanmış olur.
2-Vakfın Organları:
a)Genel olarak:Vakıf
zorunlu organlara sahip olmakla fiil ehliyetini kazanır ve hukuk alanında
organları vasıtasıyla türlü faaliyetlere girişebilir.MK vakıfta zorunlu organ
olarak sadece yönetim organını öngörmüştür.Her vakıfta mutlaka bir yönetim
organının bulunması zorunludur.Yönetim organı hem karar hem de icra
organıdır.Kural olarak vakfın organları yetki ve görevleri teşkilatı vakfın
yönetim şekli ve temsil tarzı vakıf senedinde gösterilir.Vakfı kuran kişi
zorunlu organ olan yönetim organından başka gerekli göreceği organları vakıf
senedinde gösterebilir.Bunlar seçimlik organlardır.
b)Örgütün
tamamlattırılması:Vakıf senedinde vakfın organları yönetim şekli ve temsil
tarzı yeterli derecede gösterilmemiş olur veya sonradan organların teşkili
vakfın yönetilmesi ve temsil edilmesinde bir imkansızlık doğarsa Vak.Gen.Müd.
bu hususları vakfedene tamamlatır.Eksiklikler giderilemiyor ve vakfın amacını
gerçekleştirmeye yeterli bir teşkilat kurulması imkansız bulunuyorsa vakfedilen
mallar vakfeden itiraz etmedikçe veya vakıf senedinde açıkça aksine bir hüküm
yoksa mahkeme tarafından mümkün mertebe amacı aynı olan bir başka vakfa tahsis
edilir.
c)Organizasyonun
değiştirilmesi:Vakfın mallarını koruması ve amacını sürdürebilmesi için kesin
bir ihtiyaç bulunması halinde MK mad.79 vakfın yönetim örgütünün değiştirilmesine
imkan vermiştir.
d)Yönetim organlarının
görevleri:Vakıflarda yönetim organı hem bir karar organı olarak vakfın genel
durumu ve işleyişi hakkında gerekli kararları alır hem de yürütme organı olarak
vakfı yönetmek ve temsil etmek görevini üstlenir.Yönetim organı bütün
kararlarında vakıf senedi ile bağlıdır.Vakıf senedinde ise vakfı kuranın
iradesi hakimdir.Böylece vakfın alacağı kararlarda bu iradeye
uyulmaktadır.Yönetim organı vakıf senedi hükümlerini yerine getirmekle
yükümlüdür,vakıf mallarını vakıf senedinde ifade edilmiş bulunan amacın
gerçekleşmesini sağlayacak biçimde yönetilmelidir;vakfın amaca uygun şekilde
işlemesi,malların korunması ve bakımının sağlanması için gerekli kararları
almalıdır.Yönetim organı karar organı olarak gerektiğinde yönetim şeklinin
amacın veya vakfın mallarının değiştirilmesini;yetkili mahkemeyi harekete
geçirerek sağlayabilir.Amacın imkansızlaşması yüzünden vakıf sona ermişse sona
ermeyi mahkeme siciline tescil ettirir.Yönetim organı her takvim yılı başında
vakfın gelirleri ile vakfa yapılan her türlü kazandırmalar vakıf senedinde
yazılı mallara eklenerek Vak.Gen.Müd.’ne bildirilir.
e)Vakıf yöneticilerinin
yönetimden uzaklaştırılmaları:Vakfın yöneticileri yönetimden ancak mahkeme
kararı ile uzaklaştırılabilir.Bunun için Vak.Gen.Müd’nün tüzükte belirtilen
sebeplere dayanarak mahkemeye başvurması gerekir.Başvuru üzerine mahkeme
duruşma yaparak gösterilen sebebi araştırır ve buna göre karar verir.Hangi
sebeplerle vakıf yöneticilerinin işten uzaklaştırılabilecekleri tüzüğün 23.maddesinde
sayılmıştır.
f)İşten
uzaklaştırılanların yerine yeni idarecin seçimi:Görevden alınan ve görevden
uzaklaştırılan idarecilerin yerine vakıf senedine göre yenileri seçilir.Vakıf
senedinde böyle bir hüküm yoksa Vak.Gen.Müd’nün görüşü alınarak mahkemece
idareciler seçilir.Görevden alınan idareciler bir daha hiçbir vakfın
yönetiminde görev alamazlar.
3-Vakıfların Şube Temsilcilik ve İrtibat bürosu açmaları:Vakıfların yurt
içinde şube temsilcilik veya irtibat bürosu ve benzeri birim açmaları için Vak.Gen.Müd.’den
yurt dışı için ise aynı kurumun görüşü alınarak Dışişleri bakanlığının önerisi
ile Başbakanlıktan izin almaları gerekir.
4-Vakfın teftiş ve denetimi:Vakfın amacını güvence altına almak ve amaca
hizmet edip etmediğini denetlemek gerekir.Teftiş makamı olarak Vak.Gen.Müd.
vakfın kuruluşundan sona ermesine kadar türlü yetkilerle
donatılmıştır.Vak.Gen.Müd.’nün teftiş makamı olarak asli görevi vakıf
senedindeki hükümlerin yerine getirilmesine vakfın mallarının amaca uygun
şekilde yönetilmesinde ve vakfın gelirlerinin amaca uygun olarak sarf olmasına
nezaret etmektir.Her vakfın en az 2 yılda bir denetlenmesi zorunludur.Yönetim
organı denetim sırasında müfettişlerce istenilecek her çeşit belge kayıt ve
defterleri göstermekle yükümlüdür.
5-Vakfın Sona Ermesi:Vakıf ya kendiliğinden sona erer veya mahkeme kararı
ile sona erdirilir.Bazı hallerde de mirasçı veya alacaklıların itirazı üzerine
vakıf sona erebilir.
a)Vakfın kendiliğinden sona ermesi
aa)Vakıf senedindeki
hüküm dolayısıyla sona erme:Vakfı kuran kimsenin vakıf senedinde vakfı bir
bozucu şarta bağlı olarak kurulabileceği gibi bir süreye de bağlayabileceği
kabul edilmektedir.Bozucu şart gerçekleşince veya sürenin sona ermesiyle vakıf
kendiliğinden dağılır.
bb)Kanun gereğince sona
erme:Vakfın kendiliğinden sona ermesi amacının gerçekleşmesinin imkansız hale
gelmesiyle olur.Bu bazen amacın kesin olarak imkansızlaşması ile olur;fakat çok
kere vakfın malı imkanlarını devamlı olarak ve tamamen kaybetmesiyle ortaya
çıkar.
b)Vakfın mahkeme kararı gereği sona ermesi:
aa)Vakfın amacı vakıf
kurulduktan sonra kanuna ahlaka ve adaba veya milli menfaatlere aykırı hale
gelir veya siyasi düşünce veya belirli bir ırk veya cemaat mensuplarını
destekler duruma düşerse vakıf mahkemece sona erdirilir.
bb)Tesciline karar
verilmesine hukuksal olarak olanak bulunmayan ancak her nasılsa kurulmuş ve
tescil edilmiş olan vakıflarla malları gayesini gerçekleştirmeye yetmeyen
vakıfların dağılmalarına Vak.Gen.Müd. tarafından başvuru üstüne mahkemece karar
verilebilir.
c)Alacaklıların veya saklı pay sahibi mirasçıların itirazı üzerine sona
erme:Eğer bir vakıf kurulduktan sonra vakfı kuranın kalan malları kendi
borçlarını ödemeye yetmiyorsa alacaklıları tıpkı bağışlamalar için olduğu gibi
İc.İfl.Kan.mad.278’deki şartlar uyarınca iptal davası açılabilir.Dava kabul
edilirse sonuçta vakıf iptal olur.
6-Vakfın Sona Ermesinin Sonuçları:sona eren vakfın malvarlığı önce
tasfiye edilir,kalan malların ise tahsisi gerekir.
a)Tasfiye:Tüzel kişilere ilişkin genel hükümlerde belirtildiği gibi
vakfın tasfiyesi MK 51.hükmüne tabidir.Tasfiye için vakfın malvarlığının aktifi
ve pasifi tespit edilerek bilanço yapılır,borçlar ödenir.Tasfiye işlemleri
kooperatif ortaklıklarının tasfiye usülüne göre yapılır.
b)Tahsis:Vakfın kendiliğinden dağılması halinde borçların tasfiyesinden
arta kalan mal ve haklar önce vakıf senedinde bir hüküm varsa buna göre tahsis
edilir.Yoksa mümkün mertebe amacı aynı olan başka bir vakfa tahsis
olunur.Mahkeme kararı ile kapatma söz konusu olduğunda senette hüküm bulunsa dahi
vakıflar tüzel kişiliğine intikal eder.
c)Sona eren vakfın kaydının silinmesi ve ilan edilmesi:Vakıf tüzel
kişiliği hangi sebeple sona ererse ersin vakfın mahkeme sicilindeki kaydı
silineceği gibi vakfın sona ermesi keyfiyeti merkezi sicile kaydedilir ve
R.G.’de yayınların.