YDS ÇALIŞMA SİSTEMİ (KELİMELER)

Paylaşabilir kopyalayabilir yayınlayabilirsiniz..

KELİMELERİM.NET TEN KOPYALADIM.

KelimeAnlamı
withdraw geri almak / geri çekilmek /para çekmek
wait on hizmet etmek, servis yapmak
uneasy huzursuz edici,tuhaf
turn over teslim etmek / devretmek /ciro sağlamak
take up with (biriyle) arkadaş olmak
take in içeri almak / daraltmak / aldatmak
subtle gizli, hemen göze çarpmayan
substantial temel, önemli / bol miktarda
subsequently daha sonra, akabinde
steady sabit, tutarlı, istikrarlı
soundly iyice, adamakıllı
seize el koymak, zorla almak /tutmak, kavramak
resume yeniden başlamak, (kaldığı yerden) devam etmek
restrain sınırlamak, kısıtlamak
reinstate haklarını iade etmek
refrain kaçınmak, sakınmak, çekinmek
pursue peşinden gitmek, kovalamak
provisional geçici, nihai olmayan
prevalent geçerli, yaygın, hakim olan
play up oynamak / yaramazlık etmek / üzerinde durmak, vurgulamak
KelimeAnlamı
particularly bilhassa, özellikle, ayrıntılı olarak
outlaw yasadışı ilan etmek / kanun kaçağı
obscurity bilinmezlik, meçhullük
notably özellikle, bilhassa
nominally sadece isimde olan, önemsizce
make out çözmek, anlamak, ortaya çıkarmak
keep up with ayak uydurmak
indestructible yok edilemez, yıkılamaz
hold up tutmak / geciktirmek
hardship sıkıntı, cefa, zorluk
gradual kademeli, derece derece
go in for ilgilenmek, meraklısı olmak / yer almak
fruition amacına ulaşma, muradına erme
fairly oldukça, epey, adilce
exclusion hariç tutma
enact yasallaştırmak, kanunlaştırmak
discretion sağduyu, takdir yetisi,
discern fark etmek, ayırt etmek
detriment hasar, zarar, ziyan
departure ayrılma, kalkış, ayrılış 
KelimeAnlamı
demonstrative duygularını açıkça ifade eden
deliberate kasıtlı, kasten
deceptively aldatıcı bir şekilde
cut down on azaltmak
correlation ilişki, ilinti, korelasyon
consecutive birbirini izleyen, ardışık
confront karşı durma, karşı koyma
conduct yönetme, idare etme
conclusively kesin olarak
comprehensive kapsamlı, etraflı
compliance uyma, uygunluk, itaat
complacently ilgisizce, sakince, kendini beğenmiş bir halde
compel zorlamak, mecbur etmek
commodity mal, eşya, ticari mal
come apart parçalanmak, parçalara ayrılmak
cohesion bütünlük, yapışma, yapışıklık
boastful kendini beğenmiş, kibirli
audit teftiş etmek, denetim yapmak, denetim
attain ulaşmak, erişmek
associate ilişkilendirmek, ilgi kurmak
KelimeAnlamı
assess değerlendirmek, kıymet biçmek
assert iddia etmek, ileri sürmek
appeal işgisini çekmek, hoşuna gitmek
afflict kötü etkilemek, sıkıntı vermek
acquisition edinim, edinti, elde etme
accustom alıştırmak, alışkın hale getirmek
abundant bol, çok sayıda, bereketli
KelimeAnlamı
abate azaltmak, azalmak, eksiltmek, eksilmek
abruptly aniden, birdenbire, ansızın
acute keskin, duyarlı, hassas
admit kabul etmek
adopt benimsemek, kabul etmek, evlat edinmdek
Affair olay, hadise, vaka
aggravate zorlaştırmak/ağırlaştırmak/şiddetlendirmek
ailment hastalık, rahatsızlık
alienate yabancılaştırmak, soğutmak
allowance ödenek, tahsisat
amend değiştirmek, düzeltmek
ample yeterli, kâfi
annoy rahatsız etmek, canını sıkmak, rahatsızlık vermek
anxiety korku, tedirginlik, endişe
appeal ilgisini çekmek, hoşuna gitmek
apt uygun, yerinde, münasip
asset mal, mülk, malvarlığı
attend hazır bulunmak, katılmak, -e gitmek
bear katlanmak, tahammül etmek, dayanmak
brief kısa, özet
KelimeAnlamı
Captive esir, tutsak
cease durdurmak, kesmek, bırakmak
coherent mantıklı, tutarlı
coincide aynı zamana rastlamak, çakışmak
come across rastlamak, rastgelmek
Commit (suç) işlemek, yapmak
companion dost, arkadaş
concern ilgilendirmek, alâkadar etmek
concession ödün verme, taviz verme
confess (suçu, vb.) kabullenmek, kabul etmek
confide sır vermek
confine sınırlamak, sınırlandırmak
Conspire komplo kurmak, kumpas kurmak, tuzak kurmak
constitute oluşturmak, teşkil etmek
contaminate lekelemek, kirletmek
convince ikna etmek, inandırmak
crude ham, işlenmemiş
curb durdurmak, frenlemek
curriculum müfredat, eğitim/öğretim programı, öğretim izlencesi
curtail kısıtlamak, kısıtlandırmak
KelimeAnlamı
debate tartışma, münakaşa
deficit açık, eksik, noksan
defy meydan okumak, kafa tutmak, karşı gelmek
demand istek, talep, istem
dependant (başkasına) muhtaç/bağımlı kimse
depict betimlemek
deprive yoksun bırakmak, mahrum etmek
deteriorate kötüleşmek, kötüye gitmek
detest tiksinmek, iğrenmek
detonate (f). patlamak, patlatmak, infil
discern görmek, fark etmek, farkına varmak
discrepancy çelişki, uyuşmazlık, tutarsızlık
disgust iğrenme, tiksinme, tiksinti
dissuade caydırmak, vazgeçirmek
distinguish (farkı) görmek/anlamak, ayırt etmek
divine ilahi, ulu, tanrısal
drastic güçlü/etkili
dread korku, dehşet
embark (proje, vb.) başlamak/girişmek
eminent tanınmış, ünlü
KelimeAnlamı
endeavor çaba sarfetmek, çabalamak, gayret etmek
enforce uygulamak, tatbik etmek
entreat yalvarmak, rica etmek
envisage zihninde/gözünde canlandırmak, imgelemek, tahayyül etmek, tasavvur etmek
epidemic salgın hastalık, salgın
exaggerate abartmak, mübalağa etmek
exalted yüce, ulu
expose korunmasız bırakmak
extinct soyu tükenmiş, nesli tükenmiş
facilitate kolaylaştırmak
facility yetenek, kolaylık, rahatlık
fair adil, adaletli, insaflı, dürüst
fancy süslü, işlemeli
fascinated hayran bırakmak, büyülemek
firm sıkı, sağlam, sert, sabit
flourish gelişmek, büyümek, serpilmek
fortunate şanslı, talihli, bahtı açık
frontier hudut, sınır, sınır çizgisi
frustrated hayal kırıklığına uğramış
genuine özgün, asli, gerçek, sahici
KelimeAnlamı
grip sıkı tutma, sıkıca tutma, kavrama
hamper yavaşlatmak, aksatmak
hesitate tereddüt etmek, çekinmek
hijack uçak kaçırmak
immense çok büyük, iri, kocaman
immensely pek çok
impart (bilgi, vb.) paylaşmak/vermek
implore yalvarmak, yakarmak
incentive teşvik
inevitable kaçınılmaz, kaçınılamaz
infer sonuç çıkarmak, anlam çıkarmak
inferior düşük kalitede, kalitesiz
inhabit oturmak, ikamet etmek, yaşamak
intense şiddetli, yoğun
interfere karışmak, müdahale etmek
lethal ölüme sebep olan, ölümcül, öldürücü
liable sorumlu, yükümlü, mesul
literally harfi harfine, kelimesi kelimesine
loathe nefret etmek, hiç sevmemek, hiç hoşlanmamak
malnutrition yetersiz beslenme, gıdasızlık
KelimeAnlamı
mobilize seferber etmek
Mosquito sivrisinek
neglect savsaklamak, boşlamak
nourish beslemek, gıda vermek
observe gözlemek, gözlemlemek
occasion özel durum, hal
outbreak (birdenbire) ortaya çıkma, patlak verme, baş gösterme
outweigh -den daha önemli olmak
overlook gözden kaçırmak, görememek, atlamak, dikkatinden kaçırmak
overrate önemsemek; degerini abartmak
overwhelming karşı konulamaz
perceive anlamak, idrak etmek, kavramak
Perpetual daimi, sürekli, devamlı
persuade ikna etmek, razı etmek
pretend yapar görünmek, -miş gibi yapmak
Prevail üstün gelmek, galip gelmek
prior önceki, evvelki
profound derin, derin anlamlı
prolific bereketli, verimli
proposal teklif, önerme, öneri
KelimeAnlamı
put forward ileri sürmek; önermek
ransom fidye
recession ekonomik durgunluk, iktisadi durgunluk
reckless dikkatsiz, ihtiyatsız
reckon sanmak, zannetmek
recollect hatırlamak, anımsamak
recruit acemi asker
refrain kaçınmak, sakınmak, çekinmek
regret pişman olmak, pişmanlık duymak
relish zevk almak, haz almak, keyif almak
resemble benzemek, andırmak
resent alınmak, içerlemek
retain hatırlamak, akılda tutmak, muhafaza etmek
rumour dedikodu, söylenti
sanitary hijyenle ilgili, hijyenik
slight çok az/küçük, ufak
steep sarp, dik, yalçın
stem sap, gövde
substance madde, cisim, materyel
superstition batıl inanç, hurafe, batıl itikat, boş inanç
KelimeAnlamı
supreme en yüksek, en üst,ulu
tempt baştan çıkarmak
tend istekli olmak, meyilli/eğilimli olmak
tow çekmek
treat davranmak, muamele etmek
vanish ortadan/gözden kaybolmak
wage savaş açmak, savaş başlatmak

Yorumlar

  1. hepsinin bir arada olması çok güzel olmuş.. kelimeler.com a ve size teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder