Tüketici Hakem Heyeti Kararının İcra Marifetiyle Tahsil

Paylaşabilir kopyalayabilir yayınlayabilirsiniz..

www.kararara.com dan kopyaladım
Tüketici Mahkemesi/Hakem Heyeti Kararının İcra Marifetiyle Tahsil İCRA FORMU 


İcra takibi başlatmanız için gerekli belgeler

1- Aşağıdaki örnek 1 İcra takip formunu doldurun.(İnternetten bu formu indire bilirsiniz ) 

2- Kimliğinize önlü arkalı fotokopi çekin ve kağıdın üzerine “Kimlik sureti tarafıma aittir”yazın

3-THH Kararı 2 adette fotokopisini çektirin

Belgeleri verdiğinizde gün içerisinde takibiniz açılacaktır. İcra takibi için gerekli masraflar ise, ilamlı olduğu için ........ TL başvuru harcı kesilecek ve bu harcı icra daireisinin size vermiş olduğu hesap numarasına aynı gün içerisinde yatırmanız gerekiyor. Diğer bir masraf ise tebligat masrafıdır. Bu da gün itibariyle 9 TL’dir. İcra Daireisi’ne gitmeden önce postaneden 9 TL lik bir posta bulu alırsanız sizin için daha kolay olacaktır.



İcra Takip Formu Nasıl Doldurulur:
Resim

Alacaklının İsmi, TC Kimli No’su, adresi ve borçludan para geldiğinde İcra Daireisi’nin parayı alacaklıya havale etmesi için alacaklının kendi adına açılmış herhangi bir bankanın hesap İBAN No’su yazılmalıdır. IBAN no İcra Dairesi’ne bildirilmezse borçludan para gelse dahi alacaklıya aktarılmaz veya elden alacaklıya verilmez. İcra dairesi borçludan banka aracılığıyla parayı alır ve yine banka aracılığıyla alacaklıya aktarır.

Borçlu şirketin ismi ve vergi numarası girilmelidir. Asıl alacak kısmına ise Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı’nın ön gördüğü miktar girilmelidir. İstiyorsanız yasal faiz oranında karar tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden faiz hesaplanıp faiz bölümüne yazılmalı ve genel toplam belirtilmelidir.

Yine resimde görüleceği üzere 6. kısımda Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının vermiş olduğu karar esas ve tarih belirtilmelidir.


Örnek: İstanbul Valiliği Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının 2014/45 Esas, 2014/40 Karar ve 25/01/2014 karar tarihli ilamı

Takipte hangi maddeleri doldurduğunuzu belirtmek için parantez içindeki 4-6 maddelerini yazıyoruz en son tarih ve imzamızı attıktan sonra İcra Takip Formu‘nu doldurmuş oluyoruz.



Burda bazı bilgileri vermekte fayda var........... yılı itibariyle ilçe tüketici hakem heyeti başvuru sınırı ................ tl dir.Bu tutara kadar yapılan başvurular tüketici lehine sonuçlanırsa yaptırımı vardır.15 günlük itiraz süresi içinde Borçlu tarafından itiraz edilmez ve iade edilmezse ilamlı icra yoluna gidilebilir.

2.200TL nin üzerinden başvurular tüketici mahkemelerinde görülse de ilçe tüketici hakem heyetleri bu tutarın üzerindeki dosyaları da kabul edebiliyor.Başvuru sınırının üzerindeki tutarlarda tüketici hakem heyetlerinin lehte verdiği kararlar Borçlu tarafından iade edilirse sorun yok.Ancak iade edilmezse bu karar yaptırımdan ziyade tüketici mahkemelerinde kuvvetli delil niteliğindedir................. tl nin üzerindeki tutarlar Borclu tarafından iade edilmediği gibi itiraz da edilmezse tamamı üzerinden ilamsız icraya başvurulabilir.Ancak Borçlu buna itiraz ederse itirazı iptal davası açmak gerekiyor.

1)İlamsız icra:Bir mahkeme kararına dayanmak zorunda olmayan icra türüdür.

2)İlamlı icra:Daha önceden mahkemeden ilam adı verilen mahkeme kararı alan alacaklının başvurabileceği icra türüdür

Burda can alıcı nokta ilamlı icraya itiraz mümkün değildir.Hakem heyeti kararları mehkeme belgesi niteliğindedir.Tüketici hakem heyetinin 2.200 tl ye kadar olan kararları ilamlı icraya konulabilir.(Bu meblanın üzerinde olanlara ilamlı icraya koymuyorsunuz,bu rakamın üzerindekiler ilamsız icra takibi yapa bilirsiniz)

Tüketici hakem heyeti sınırı içinde hükmedilen bir alacağa ilişkin karar varsa bu ilam niteliğindedir, ilamlı icraya konu edilebilir. İcraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekir derken YANİ şu hususu belirtmekte ve dikkat edilmesinde fayda vardır bu hakem heyeti kararı çıktıktan sonra taraflara tebliğ edilmesi ve Tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük itiraz süresinin geçmesi gerekir bu süre geçince karar kesinleşmiş sayılıyor yani karşı tarafın bu kararı tebliğ alması ve 15 günlük itiraz süresinin geçmesine bakılması gerekir. 

Tüketici Hakem Heyeti Kararına,Tüketici mahkemesinde itiraz edilirse hakim tedbir kararı verebilir veya icra takibi yaptığınızda borçlu bu hakem heyeti kararının tebliğ edilmediğini gönderilen ödeme emrinde bu kararın ekli olmadığını husununda ödeme emrinin iptali için İcra Hukuk Mahkemesinde Dava açarak ödeme emrinin iptalini isteye bilir.Bakınız aşağıda eklediğim Yerel mahkeme kararını yanlış yorumlamayın herne kadar mahkeme kararında kararın kesinleşmediği yazsada burada belirtilmek izah edilmek istenen husus Tüketici Hakem Heyeti kararının karşıya tebliğ edilip edilmediği 15 günlük itiraz süresinin geçip gecmediği şerhini aramaktadır,yani karar karşıya tebliğ edilmişmi edilmemişmi edilmişse hangi tarihte edilmiş önemli olanda burasıdır.

Bu konuda karşıya kararın tebliği edilip edilmediği şerhi Tüketici Hakem Heyetine dönem mazbatanın parçasından anlaşılacahı gibi bu konuda karşıya tebligatın yapıldığı şerh alınırsa iş sağlama bağlanmış olacaktır.

Mahkeme kararı okunduğunda ilk etapta.Tüketicinin korunması hakkında kanunun 22.maddesi uyarınca ''Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı onbeş gün içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir'' demektedir.Buna gÖre,ilgili mahkeme hükmü aşağıda belirtildigi şekliyle ilama göre hakem heyeti kararlarının icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir hükmü ile çeliştiği intibası uyandırmaktadır.

Eğer tüketici hakem heyeti sınırını aşan bir miktar için hükmedilmiş bir alacak varsa bu ilam niteliğinde değil delil niteliğindedir ilamsız takibe konu edilebilir. Bu karara tüketici mahkemesinde itiraz edilmemesi karara ilam niteliği kazandırmaz.Yeni Hukuk Muhakeme Kanununa (HMK) göre miktar gözetilmeden Tüketici Hakem Heyeti kararları icra takibine konula bilinir.


Tüketici hakem heyeti kararlarından 4077 sayılı kanunun 22.Maddesi gereğince belirtilen parasal meblağ kadarı olanları ilamlı takib konusu yapılabilir.

Bu kararların işleyişinde İİFK.nun 36.Maddesi hükmü uygulanmaz,ancak;Takib borçlusu paranın tamamını icra dosyasına yatırmasından sonra, tüketici hakem heyeti kararına karşı mahkemeye itiraz başvurusunda bulunulması halinde,bu başvuru ile beraber takibin dava sonuna kadar durdurulmasını mahkemeden taleb edilir.Takib ancak bu şekilde durdurulabilir.

4077 Saylı kanunun 22.Maddesinde belirtilen meblağın üzerinde olan tüketici hakem heyeti kararları ile ilamlı takib yapılamaz. 22.Maddede belirtilen parasal meblağın üzerindeki Tüketici hakem heyeti kararı ilamlı takib konusu yapılmış ise,takib şekline" İcra Hukuk Mahkemesine" şikayet edilip,takib bu şekilde iptal ettiriline bilinir.





ÖRNEK YEREL MAHKEME KARARI

KARAR TARİHİ :09/06/2011 Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;

GEREĞİ DÜSÜNÜLDÜ:

Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkili hakkında girişilen takipte, takibe konu borcun sebebi olarak gösterilen ............ Tüketici Hakları Hakem Heyetinin 14/02/2011 tarih ve 2011/74 sayılı kararının ödeme emrine eklenerek taraflarına gönderilmediğini iddia ederek ödeme emrinin iptalini istemiştir.

Davalı vekili ise takibin ilamlı takip olduğunu ve takibe konu kararında daha önce davacı borçlu tarafa tebliğ edildiğini bu nedenle ayrıca ödeme emrine eklenmesine gerek olmadığını iddia ederek haksız açılar davanın reddini istemiştir.

Getirtilen takip dosyasının tetkikinde; borçlu aleyhine ........... Tüketici Hakları Hakem Heyetinin 14/02/2011 tarih ve 2011/74 sayılı kararına dayanılarak takibe girişildiği, takip dayanağı hakem heyeti kararının kesinleştiğine dair herhangi bir şerhin ilgili kararda bulunmadığı görülmüştür.

Tüketici Hakem Heyeti Kararlarının icra takibine konulabilmesi için kesinleşmesi şarttır somut olayda takip dosyasına dayanak olarak ibraz edilen 14/02/2011 tarihli .............. İlçesi Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının kesinleşme şerhi olmadığı davalı yanca da dosyaya ibraz edilmediği gibi takip açılma aşamasında da kesinleşme şerhi olmayan ve kesinleştiği belli olmayan hakem heyeti kararınm takip konusu yapılmasının usül ve yasaya aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından ve mahkememizce resen inceleme yapılacak konu olduğundan takibin iptaline dair agağıdaki karar verilmiştir.Buna göre;

HÜKÜM:
Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca talebin KABULÜ ile, davacı açısından takibin iptaline,
Harç pepin almdığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacınm yapmış olduğu 41,90-TLyargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Miktar itibari ile kesin olmak üzere,evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi






T.C.
ISPARTA
1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO: 2010/48
KARAR NO: 2010/118
DAVA: Tüketicinin Hakem Kurulu Kararına İtirazı
DAVA TARİHİ: 23/02/2010
KARAR TARİHİ: 10/06/2010
 



Mahkememizde görülmekte bulunan Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile davalının müvekkili Isparta Ziraat Bankası Şube Müdürlüğünden 22/04/2008 tarihinde 60 ay vadeli olarak %1,30 faiz oranı üzerinden kullanmış olduğu 57.000,00 TL limitli konut kredisi sözleşmesi imzaladıklarım bu kredinin davalı tarafından 25/11/2009 tarihinde Türkiye Vakıflar Bankası Eğirdir Şubesine refinansman edilerek kapatıldığını davalı kredi kullanımı esnasında alınan komisyon ekpertiz ücreti, hayat sigortası, DASK ve konut sigorta bedelleri ile kapama esnasında alınan %2 erken kapama cezasının iade edilmesi için Isparta Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına dilekçe verdiğini hakem heyeti başkanlığının 26/01/2010 tarih 22 sayılı karan ile davalının %2 erken ödeme tutarı olan 870,00 TL bedelin iadesi talebinin reddine, tüketiciden komisyon ve masraf adı altında alınan 1.710,00 TL bedelin ise davalıya iadesine karar verildiğini bu kararın haksız olduğunu, bu nedenlerle Isparta Tüketici Hakem Heyeti Kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş delillerini bildirmiştir.

B CEVAP: Davalı verdiği cevap dilekçesini tekrar ile açılan davanın yerinde olmadığını davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C- KANITLAR: Bu dosyada kanıt olarak tarafların karşılıklı beyanları, Konut Kredi sözleşmesi, yapılandırma kararı mevcuttur.

D- DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava davacı vekili tarafından davalı hakkında açılmış olan hakem heyeti kararına itiraz davasından ibaret bulunmaktadır. Davacı davasını kanıtlayamamıştır. 

Tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında getirtilip incelenen Ziraat Bankası Isparta Şubesine ait sabit faizli konut finansmanı kredi sözleşmesinde davacı ile davalı bankanın 22/04/2008 tarihinde sözleşme imzalayıp davacıya 60 ay vadeli aylık %1,30 faiz oranlı 57.000,00 TL limitli konut kredi kullandırıldığı konularında taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında getirtilip incelenen Isparta Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 26/01/2010 tarihli 2009/154912-22 sayılı dosyasında davalı tarafından davacı hakkında alınan konut kredisinden kaynaklanan 1.710,00 TL masrafın iadesi için şikayette bulunduğu Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının 26.01.2010 tarihli ve 22 sayılı kararında ise davalının ödediği 1.710,00 TL bedelin kendisine iadesine 870,00 TL bedel iadesi talebinin ise reddine karar verildiği görülmüştür. 

Dosya içerisinde bulunan taraflar arasında imzalanan konut kredisi sözleşmesinin 2. maddesinde müşterinin ödeyeceği toplam borç tutarı belirtilmiş olup dosya masrafı adı altında tüketiciden herhangi bir masraf alınacağına dair hüküm bulunmamaktadır. Davacı banka taraflar arasında imzalanan tüketici kredisi sözleşmesinden dosya masrafı adı altında herhangi bir masraf alınması yolunda hüküm bulunmadığı halde tüketiciden 1.710,00 TL dosya masrafı talep ettiği ve bu paranın tüketiciden tahsil edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki sözleşmede bu paranın alınmasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığına göre Isparta Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin tüketicinin talebini kabul ederek dosya masrafı adı altında alınan paranın tüketiciye iade etmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu durumda tüketicinin hakem heyeti kararını icra takibine koyarak takip yapmasında da hukuka aykırı bir yönün bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. 


Hüküm: Yukarıda açıklanıldığı üzere;

1- Davanın REDDİNE,

2- Harç alınmasına yer olmadığına,

3- Yapılan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,

Dair, davacı vekili ile davalının yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.10.06.2010
http://WWW.KARARARA.COM





T.C.
ANKARA
7. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2012/808
KARAR NO : 2012/1370
HAKİM : İLHAN KARA 34610
KATİP : HAKKI ÜNAL 127087


Yapılan yargılama sonucunda ;

İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde: Müvekkilinin davalı bankadan konut kredisi kullandığını, banka tarafından müvekkilinden dosya, komisyon ve masraf adı altında 2.455,00-TL bedel tahsil edildiğini, alınan bu bedelin haksız olduğunu, bu bedelin tahlili için Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/6325 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, haksız itirazın iptali ile % 40 'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili savunmalarında: dava konusu miktarın haklı ya da haksız olduğuna dair ortada herhangi bir mahkeme kararının bulunmadığını, açılan davanın haksız olduğunu, Tüketici Mahkemesi nezdinde dava açmak yerine genel haciz yoluyla icra takibi başlatılmasının hukuki dayanaktan yoksun, usul ve yasaya aykırı okluğunu belirterek davanın reddini, %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep emiştir.

YARGILAMA GEREKÇE: Dava, tüketici kredisi sözleşmesinde banka tarafından alınan komisyon ve masrafların tahsili için tüketici tarafından başlatılan icra takibinde itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir. (4077 S.K. 10/B, 23,30, İİK. 67)

Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/6325 Esas sayılı icra dosyası, Kredi sözleşmesi örneği, yapılan kesintilere ilişkin dekont örnekleri, bankadan gelen yazı cevabı, bilirkişi raporu ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.

Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/6325 E sayılı icra dosyasının incelemesinde, alacaklının C.K. (Davacı) borçlunun Yapı Kredi Bankası (Davalı) olduğu, 2455.00 – TL asıl alacak, 587,93-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3312,93-TL için 05.05.2012 tarihinde icra takibi başlatıldığı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Dava, İİK. 67. Maddede öngörülen yasal 1 yıllık süresinde açılmıştır. 6352 Sayılı Kanun madde 11 ile değişik İİK. 67/2 fıkrasında yer alan icra inkar tazminatının %40 olacağına ilişkin ibare %20 olarak değiştirilmiştir. Değişiklik 05.07.2012 Tarih ve 28344 Sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 05.07.2012 Tarihinden önce başlatılan icra takiplerinde icra inkar tazminatı %40’tan az olmamak üzere uygulanır. Bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiler tüketicidir. (4077 S.K. m.3/e) Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya kamu tüzelkişileri de satıcı sayılır. (4077 S.K. m.3/g) Mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem tüketici işlemi sayılır. (4077 S.K. m.3/h) Mevcut davada taraflar arasındaki ihtilaf, Tüketici Kredisi Sözleşmesinden (4077 S.K. m.10, 10/B) kaynaklanmakta olup, Tüketici mahkemesi bu tür ihtilaflarda görevlidir. (4077 S.K. m.23) Taraflar arasında yapılan sözleşme, kullanılan kredi miktarı, sözleşmedeki hükme dayanak alınan dosya gideri, komisyon ve diğer masraflar konusunda uyuşmazlık yoktur. İhtilaf bankanın sözleşmedeki bu hükme dayanarak makul olmayan veya belgelendirilemeyen giderleri talep etmekte haklı olup olmadığı konusundadır. Satıcı veya sağlayıcının (Bankanın) tüketici ile müzakere etmeden tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşmede koşulları haksız şart sayılır. Sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketiciyi bağlamaz. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve özellikle standart sözleşme niteliğinde ise bu sözleşmenin tüketici ile müzakere edilmediği kabul edilir. (4077 S.K. m.6) Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden standart sözleşme olduğu sonucuna ulaşılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının müzakere edilmiş olması, kalan kısmına 4077 S.K. 6. madde hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez. Yapılan sözleşme ve alınan dosya ücreti ve komisyon ücreti konusunda ihtilaf yoktur, uyuşmazlık banka tarafından sözleşmedeki hükme dayanarak bu ücretin tüketiciden talep edilip edilemeyeceği konusundadır. Taraflar arasında yapılan Tüketici Kredi Sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen ve karşılıklı edimleri ihtiva eden bir sözleşmedir. (TKHK m.10, 10/B) Kural olarak banka bu sözleşme nedeniyle yaptığı bütün masrafları tüketiciden talep edebilir. Çünkü yapılan sözleşme daha çok tüketici lehinedir. Ancak bankanın tüketiciden yapılan giderleri talep edebilmesi için bunların haklı, makul ve aynı zamanda belgelendirilmesi zorunludur. Banka yapılan sözleşme nedeniyle mutad giderler dışında tüketiciden sözleşmedeki hükme dayanarak herhangi bir ücret talep edemez. Taraflar arasında yapılan sözleşmede bankanın alabileceği bu ücrete ilişkin düzenleme haksız şart niteliğindedir ve tüketiciyi bağlamaz. Yerleşik Yüksek Yargıtay uygulaması ve mahkememiz uygulamasına göre banka sözleşmede hüküm bulunsa dahi kredi verdiğinde veya yapılandırma yaptığında ancak haklı, makul ve belgelendirdiği giderleri talep edebilir. Aksine yapılan uygulamalar haksız şart niteliğindedir ve bu nedenle alınan bedelin iadesi gerekir. (Yargıtay 13. HD. 27.06.2011, 3576/10221; 13 HD. 10.02.2011, 2010/11726, 2011/1870) Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış olup, bilirkişi kurulu raporlarında: Taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, 15.09.2009 Tarihinde ve 11.08.2010 Tarihinde yeniden yapılandırma yapıldığını, banka tarafından yapılandırma ücreti adı altında 2455, 00 - TL ücret alındığını, bu şekilde ücret alınmasının mümkün olmadığını belirterek iadesi gerektiğini bildirmişlerdir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamı ve delil durumuna uygun bulunmuş olup, davalı taraf itirazları bu nedenle reddedilmiştir.

Somut olayda davacı taraf ödeme tarihinden itibaren avans faiz talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği talep edilecek faizin türü ve faizin hangi tarihten itibaren istenebileceğini açıklığa kavuşturmak zorunludur. Taraflar arasındaki tüketici işlemi tüketici kredisi sözleşmesi mahiyetindedir. Yapılan sözleşmede banka kredi veren tüketici kredi alan konumundadır. Yeni TTK 19. madde hükmü ve Eski TTK 21. madde hükmü uyarınca tacir olan bankanın borçlarının ticari olması asıldır. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğer taraf için de ticari iş sayılır. Buna göre yapılan sözleşme banka yönünden ticari iş niteliğindedir. Bu nedenle yapılan sözleşme tüketici yönünden de ticari sayılır. Ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler de taraflar 3095 Sayılı Kanun 2/2. madde hükmü uyarınca avans faiz talep edebilir. Bu nedenle başlatılan icra takibinde tüketicinin avans faiz talebinde bulunması usul ve yasaya uygundur. Aksine uygulama yani yapılan işi sadece banka yönünden ticari iş kabul ederek tüketicinin açacağı davalarda avans faiz talep edemeyeceği sadece yasal faiz talep edilebileceğini kabul etmek Tüketici Kanunu'nun temel ilkelerine ve hukukun temel ilkelerine ayrıca hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına açıkça aykırılık oluşturur.

Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan bu sözleşmeye dayalı olarak haksız verilen paranın iadesi Eski BK 125, Yeni TBK 146. madde uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Yüksek Yargıtay Yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (HGK 17.02.2010, 2010/13-93 E., 2010/88 K.; 13 HD. 18.07.2011 2011/4736 E., 2011/11579 K.) Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması durumunda hiçbir şekilde Eski BK. 66. maddede öngörülen 1 yıllık, Yeni TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi uygulanamaz. Zamanaşımı sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle on yıldır.

Kural olarak muaccel bir borcun borçlusu karşı tarafının yani alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. (Eski BK.m.101, Yeni TBK m.117) Ancak borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiş ise bu tarihte, haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmakla birlikte banka tarafından alınan bedelin sözleşmedeki haksız şart niteliğinde olan hükümlere dayanılarak alındığı sözleşmenin bu hükümlerinin geçersiz olduğu açıktır. Bankalar mevzuatları gereği anonim şirket statüsünde olup, kredi sağlama, kredi verme ve topladıkları kredilerin değerlendirme gibi bir çok işlemi gerçekleştirirler. Bankalar esas faaliyet alanları itibariyle sürekli para ile iştigal eden kurumlardır. Kural olarak temerrüt Eski BK m.101, Yeni BK 107. madde hükmü uyarınca alacaklının ihtarı ile gerçekleşir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu sözleşme nedeniyle haksız şekilde tahsil edilen bedelin Yeni TBK 77 vd. Eski BK. 61. madde hükmünde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri kıyasen uygulanarak yapılması zorunludur. TBK 79. madde hükmü uyarınca sebepsiz zenginleşen zenginleşmenin geri istendiği sırada elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür. Bunun için sebepsiz zenginleşen tarafın iyi niyetli olması zorunludur. Aksi halde iade borçlusunun kötü niyetli olması durumunda elden çıkardığı miktarı da iade etmek zorundadır. (Yeni TBK m.79, Eski BK m.63). Somut olayda banka iyi niyetlidir. Bu nedenle haksız şekilde aldığı bedeli aldığı tarihten itibaren nemaları ile birlikte iade etmek zorundadır. Bu nemanın asgari tutarı en az avans faiz tutarıdır. Bu nedenle davacı taraf ödeme tarihinden itibaren avans faiz talep edebilir.

Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, sözleşme, yapılan ödeme, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, bankanın sözleşmedeki hükme dayanarak haklı ve makul olmayan, ayrıca belgelendirilmeyen dava konusu giderleri talep etme hakkı bulunmadığı, talep edilen bu giderlerin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan talep edilebileceği, soyut olarak istihbarat gideri adı altında ücret alınmasının mümkün bulunmadığı bankanın bu tür işlemleri Merkez Bankasının nezdinde tutulan negatif kayıt sistemi ve Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. nezdinde tutulan kayıtlardan bu durumun tespit edilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle davacı tarafın istihbarat ücreti adı altında haksız alınan bedel için icra takibi yapmakta haklı olduğu alacak miktarının likit olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı itirazının iptaline, toplam 3312, 93- TL için icra takibinin devamına, asıl alacak üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatının (icra takibi 05.07.2012 tarihinden önce başlatıldığından) davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.

Anlatılan nedenlerle,

HÜKÜM:

1- DAVANIN KABULÜNE,

2- Ankara 29. İcra Müdürlüğü'nün 2012/6325 E. sayılı icra dosyasında davalı tarafın (borçlu) itirazının İPTALİNE, İcra takip tarihi itibariyle 2455,00 - TL asıl alacak, 857, 93 - TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3312, 93 - TL için icra takibinin DEVAMINA, Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık değişen oranlarla avans faiz UYGULANMASINA,

3- Asıl alacağın 40'ı olan 985, 00 - TL'nin davalı taraftan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine,

4- Davacı taraf kendisini bir vekil marifetiyle temsil ettirdiğinden AAÜT 3.12. maddeleri uyarınca hesaplanan takdiren 600, 00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline,

5- Davacı tarafça yapıldığı anlaşılan 41,00 - TL tebligat gideri, 400, 00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamı 441, 00- TL'nin davalı taraftan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine, gider avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesi,

6- Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 21, 15 TL başvuru 169, 79 TL nispi karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 217, 94 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye irat kaydedilmesine,

Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı taraf yokluğunda gerekçeli karar tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04.12.2012




T.C.
GÖLCÜK
1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
K A R A R


ESAS NO : 2012 / 448
KARAR NO : 2012 / 619

DAVA : YAPILANDIRMA BEDELİNİN İADESİ

DAVA TARİHİ : 08/08/2012
KARAR TARİHİ : 05/12/2012
YAZIM TARİHİ : 31/12/2012

Davacı vekili tarafından açılan yapılandırma bedelinin iadesi davasının yargılaması sonucunda:

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, faizlerin düşmesi üzerine krediyi iki kez yeniden yapılandırdığını ancak bu işlemler sırasında yeniden yapılandırma bedeli adı altında toplam 2.958,00 TL kesinti yapıldığını, bunun 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkkındaki Kanun hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek anıla miktarın yasal faizi ile birlikte iadesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili 28.09.2012 havale tarihli cevap dilkeçesinde özetle; sözleşmenin 14′üncü ve 18′inci maddelerinde davaya konu kesintinin yapılacağının hükme bağlandığını, davacının sözleşmede imzası bulunduğunu, koşulları müzakere ettiğini, bu nedenle haksız şarttan söz edilemeyeceğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 144′üncü ve TTK’nin 22′inci maddeleri uyarınca bankanın davaya konu kesintileri yapma hakkı bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Taraflar arasında akdedilen konut kredisi sözleşmesi ile sözleşme öncesi bilgi formu celp edilmiştir.

GEREKÇE: Taraflar arasında tarihsiz, 144 ay vadeli, 63.000,00 TL bedelli konut kredisi sözleşmesi imzalandığı, bilahare faizlerin düşmesi nedeniyle davacının 01.10.2009 ve 15.04.2011 tarihli talepleri ile kalan kredi borcunun yeniden yapılandırıldığı, davalı bankanın “konut bedeli” adı altında 14.09.2009 tarihinde 1.835,00 TL, “yapılandırma bedeli” adı altına 15.04.2011 tarihinde 1.123,00 TL kesinti yaptığı, davanın, kesinti toplamı 2.958,00 TL’nin iadesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 10′uncu maddesine, 5582 SK’nin 24′üncü maddesi ile eklenen, “Konut Finansman Sözleşmeleri” başlıklı B fıkrasına göre konut finansmanı kuruluşları, tüketicilere sözleşme öncesinde kredi veya finansal kiralama işlemleri ile ilgili genel bilgiler vermek ve tüketiciye teklif ettikleri kredi veya finansal kiralama sözleşmesinin koşullarını içeren Sözleşme Öncesi Bilgi Formu vermek zorundadır. Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüketiciye verilmesini takip eden bir iş günü geçmeden imzalanan sözleşmenin geçersizdir. Bilgi formunun 10/07/2008 tarihinde imzalanmış, kredi sözleşmesine ise tarih atılmamış olması karşısında bu kurala riayet edilip edilmediği belirlenememiştir.

4077 SK’nin 10/B maddesinin 13′üncü bendine göre, tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Her iki durumda da konut finansmanı kuruluşu, vadesinden önce ödenen taksitler için gerekli faiz indirimini yapmakla yükümlüdür. 14′üncü bende göre de, faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın % 2′sini geçemez.
Eldeki davada; 2.958,00 TL, davacıdan, kredinin iki kez yeniden yapılandırılması nedeniyle “konut yapılandırma” ve “yapılandırma bedeli” olarak alınmıştır. Lakin 4077 SK’de borç yapılandırmadan söz edilmemektedir. Borç yapılandırma, 29 Eylül 2007 tarih ve 26658 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir. Anılan yönetmelikte, borç yapılandırma halinde komisyon alınacağına ilişkin bir hüküm yoktur.

Bundan başka, yönetmeliğin 7′nci maddesine göre konut finansmanı sözleşmesinde yeniden finansman kapsamında yapılacak değişikliklerde tüketicinin yazılı izni alınır. 6′ncı maddeye göre ise 7′nci maddede belirtilen yazılı onay alınmadan önce, konut finansmanı kuruluşunca, yeniden finansman amacıyla konut finansmanı sözleşmesinde yapılan değişikliklerin tüketiciye nasıl yansıyacağına ilişkin karşılaştırmalı bilgi, tüketiciye yazılı olarak verilir. Davacıya verilen bilgi formunda konutun ne tapu bilgilerine ne de aylık geri ödeme tutarına yer verilmiştir.

4077 SK’nun tüketicilere sağladığı en önemli haklardan biri bilgilendirme ve aydınlatılma hakkıdır. Bu kapsamda banka, kredi verdiğinde masraf, komisyon ve diğer tüm giderler dâhil olmak üzere çekilecek kredi tutarı, taksit miktarı, faiz oranı ve sabit aylık ödemeyi tüketiciye bildirmek durumundadır. Sözleşme yapılıp taksitler ödenmeye başlandıktan sonra faizlerdeki düşüş nedeniyle bankayı yapılandırmaya zorlamak hukuken mümkün değil ise de; serbest piyasa koşulları ve bankalar arası rekabet dikkate alındığında, kredi kullanan, krediyi tümüyle kapatarak başka bir bankadan daha uygun şartlarda kredi alabileceği için “yapılandırma” adı altında yeni bir uygulama gelişmiştir. Bankalar, mümkün olduğu kadar düşük oranda faiz ilanları yapmakta, daha sonra “masraf ve komisyon” veya “yapılandırma bedeli” adı altında aldıkları ücretlerle faiz oranını dolaylı şekilde artırmaktadırlar. Eldeki davada, davalı banka, toplam 2.958,00 TL’lik kesintileri “konut yapılandırma” ve “yapılandırma bedeli” olarak belirtmiştir. Bilgi formunun 10′uncu maddesinde “Masraf ve Giderler” ve sözleşmenin 6′ncı maddesinde “Vergi ve Masraflar” başlıkları altında bazı hususlara yer verilmiş ise de, kredinin yeniden yapılandırılması halinde yapılandırma bedeli alınacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla yapılan kesintilerin sözleşmede dayanağı yoktur. Davalı banka, davacı tüketiciye, kesintinin mahiyetini ve yasal dayanağını net şekilde bildirmekle yükümlüdür. Kredi sözleşmesi ve bilgi formunun bu bilgileri içerdiğinden söz edilemez. Bu nedenle davalı bankanın, “konut yapılandırma” ve “yapılandırma bedeli” adı altında kesintisi yapması yasaya aykırıdır. Aksi durum haksız şarttır.

Bu noktada haksız şart kavramı üzerinde durmak gerekir. 4077 SK’nin, 4822 SK değişik 6′ncı maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve “Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı, değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir. 6/ A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/ A, 10, 10 / A ve 11/ A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir …” hükmü, yine 4077 SK’nin 6 ve 31′inci maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7′nci maddesinde “Satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır” hükmü getirilmiştir.

Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi davalı banka tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan bazı kısımların rakam, isim ve adres yazılarak doldurulmuştur. Öenmli bilgilerin yazılması gereken bazı kısımlar hiç doldurulmamıştır. Sözleşmede borç yapılandırmadan ya da yapılandırma bedeli adı altında kesinti yapılacağından söz edilmemektedir. Dolayısıyla tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi “konut yapılandırma” ve “yapılandırma bedeli” şeklinde külfete sokan bir sözleşme hükmünün varlığı ve bu hükmün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığı ispat edilememiştir. Yapılandırma taleplerinin davacıdan geldiği ileri sürülebilir ise de; yüksek oranlı faiz indirimi fırsatlarını kaçırmamak için bankanın şart koşmasıyla davacının banka tarafından önceden hazırlanan belgeleri imzalamak ve meblağları ödemek zorunda kaldığı kabul edilmelidir. Başka bir deyişle, tüketici, faiz düşüşü nedeniyle elde edeceği kazancın, kesilecek konut yapılandırma bedelinden fazla olması nedeniyle kesintiye katlanmak durumunda kalmaktadır. Kimse, bu fırsatı kaçırmak istemez. Faiz indirimi nedeniyle zarara uğrayan bankanın, bu zararını, davaya konu meblağları tahsil ederek kapatmak niyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce benzer konuda açılan davada verilen karar (2012/250 esas, 2012/410 karar), Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2012 tarih, 2012/23857 esas ve 2012/2441 karar sayılı ilamı ile onanmıştır.

Sonuç olarak; kredinin yeniden yapılandırılması sırasında sözleşmede yer almayan şekilde konut yapılandırma bedeli adı altında davacıdan iki kez masraf tahsil edilmesi yasaya uygun düşmediği için davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekili, kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren faiz işletilmesini talep etmiş ise demuaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olurDavalının dava açılmadan önce temerrüde düşürülebilmesi için ya usulüne uygun ihtarname keşide edilmeli veya davalı hakkında icra takibinde bulunulmalıdırDavalıya dava açılmadan önce ihtarname gönderildiğine ya da hakkında icra takibinde bulunulduğuna dair bir iddia ve delil yokturBu durumda davalının açılan iş bu dava ile temerrüde düştüğünün kabulü ve faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.


H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:

DAVANIN KABULÜ ile 2.958,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davalı banka harçtan muaf olmadığından (kıyasen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E:2005/6536, K:2005/7961, T:13/07/2005) kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 175,71 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine (AAÜT m 12/2),

Davacı tarafından yapılan 53,30 TL (35,00 TL 7 tebligat, 15,00 TL müzekkere posta, 3,30 TL vekalet harcı) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içindeYargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu ve usulen anlatıldı. 05/12/2012
http://WWW.KARARARA.COM


T.C
YARGITAY 
13. HUKUK DAİRESİ 
ESAS N.2013/4374 
KARAR NO.5267 
KARAR T.05.03.2013 


“Dava, tüketici kredisi sözleşmesinde banka tarafından alınan komisyon ve masrafların tahsili için tüketici tarafından başlatılan icra takibinde itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir. İhtilaf bankanın sözleşmedeki bu hükme dayanarak makul olmayan veya belgelendirilemeyen giderleri talep etmekte haklı olup olmadığı konusundadır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan bu sözleşmeye dayalı olarak haksız verilen paranın iadesi 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Yapılan sözleşme banka yönünden ticari iş niteliğindedir. Bu nedenle yapılan sözleşme tüketici yönünden de ticari sayılır.

Ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerde taraflar avans faiz talep edebilir. Bankanın sözleşmedeki hükme dayanarak haklı ve makul olmayan, ayrıca belgelendirilmeyen dava konusu giderleri talep etme hakkı bulunmadığı, talep edilen bu giderlerin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan talep edilebileceği, soyut olarak istihbarat gideri adı altında ücret alınmasının mümkün bulunmadığı bankanın bu tür işlemleri Merkez Bankasının nezdinde tutulan negatif kayıt sistemi ve Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. nezdinde tutulan kayıtlardan bu durumun tespit edilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle davacı tarafın istihbarat ücreti adı altında haksız alınan bedel için icra takibi yapmakta haklı olduğu alacak miktarının likit olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı itirazının iptaline, icra takibinin devamına, asıl alacak üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatının (icra takibi 05.07.2012 tarihinden önce başlatıldığından) davalıdan tahsiline karar vermek gerekir.”



N O T

Zira itiraz dlekçesinin tebliği için tebliğ masrafını da alacaklının takibe başlarken depo etmesi gerekmektedir[b].( Madde 59 – (Değişik: 6/6/1985 - 3222/4 md.)Takip masrafları borçluya aittir. Alacaklı, yapılmasını talep ettiği muamelenin masrafını ve ayrıca takip talebinde bulunurken borçlunun 62 nci maddeye göre yapabileceği itirazın kendisine tebliğ masrafını da avans olarak peşinen öder.) hükmünü düzenlemektedir; bu nedenle her ne kadar itiraz dilekçesi alacaklı tarafa tebliğ edilmediği için itirazın iptali davası açma süresinin başlamadığı düşünülse dahi buna neden olan borçlu taraf değil masraf yatırmayan alacaklı taraftırKaldı ki; İİK.md. 78 (Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. ) hükmünü düzenlediğinden bu sürenin esasen alacaklı tarafça takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum. 

yargıtay bu konuda şekli olarak itiraz dilekçesinin tebliği edilip edilmediğini başka bir hususu nazara almadan değerlendiriyor. Belki bu konuda ayrıca alacakı tarafa itiraz dilekçesi tebliğ edilmese dahi icra dosyasında herhangi bir işlem yapmış ise muttali olduğunun da düşünülmesi gerekmelidir.Yoksa kararlara bakıldığında sanki İTİRAZIN İPTALİ DAVASININ [/b]5,6 sene sonra açıla bileceği kanati oluşmaktadır.





BU DİLEKÇE ÖRNEĞİ TÜKETİCİYE YAPILAN FATURALI İCRA TAKİPLERİNDE TÜKETİCİ MAHKEMESİNE BORÇLU OLMADIĞI HUSUSTA MENFİ TESPİT DAVASIDIR


………………….. ( ) TÜKETİCİ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NE


DAVACI : ……………………………. (TC Kimlik No:……………………….)
Adresi :




DAVALI : ……………………………….. A.Ş.
Adres :



KONU :Menfi Tespit Davasıdır.


DAVANIN DEĞERİ : ……………………. TL




AÇIKLAMALAR : 


1-) Davalı, hakkımda ……………… İcra Müdürlüğü’nün ……………. /……………… Esas sayılı dosyasıyla …………………. TL’lik alacak takibi yapmıştır. Takip, halen devam etmektedir.


2-) Hâlbuki davalıya böyle bir borcum yoktur. Çünkü takip konusu alacağın faturası tarafıma ikince kez tahakkuk etmiştir. Davalı alacak takibiyle ilgili olarak dürüst ve iyi niyetli olmadığını açıkça göstermektedir.


3-)Bu nedenle, işbu davayı açmak zarureti doğmuştur.



HUKUKİ SEBEBLER :İİK.M:72 ve sair diğer ilgili mevzuat.


HUKUKİ DELİLLER :İcra takip dosyası, faturalar, ödeme belgeleri, bilirkişi incelemesi ve sair deliller.


NETİCE-İ TALEP :Yukarıda arz ve izah ettiğim sebeplerden ötürü;

1. Davalıya, borcumun olmadığının TESPİTİ’ne,

2. Yargılama giderlerinin davalıdan tahmiline, karar verilmesini saygıyla dilerim.……/…./2015




DAVACI
Ad ve Soyad 
İmza





hukuk bölümü,
hukuk forum,
hukuk okumak,
hukuk nedir,
hukuk sitesi,
hukuk nedir kısaca,

hukuk ekşi

Yorumlar