“Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır,yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar” Giordano Bruno adlı HUKUK FELSEFESİ ÖDEVİ
Paylaşabilir kopyalayabilir yayınlayabilirsiniz..
YİLLİK İÇİN TIKLAYINIZ
YİLLİK İÇİN TIKLAYINIZ
“Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır,yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar” Giordano Bruno
hukukta ortaya çıkan yeni bir norm, ortaya çıktığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurur
Diktatörlük aşağıdaki özelliklerden bir ya da bir kaçını bir arada bulunduran yönetim şeklini ifade eder:
1- Yöneticiyi veya yöneticileri eylemlerinden dolayı sorguya çekecek, sorumlu tutacak veya işten el çektirebilecek yasa, gelenek ve kurumların yokluğu.
2- Otoritenin gücü üzerinde sınırlamaların olmayışı.
3- Önceden var olan yasaların hilafına yüce otoritenin kazanılması.
4- Normal görev devir teslim şartlarının ve süre sınırlamasının olmayışı.
5- Otoritenin sadece sınırlı bir grubun yararına kullanılması.
6- Yasama, yürütme ve yargı Gücünün tek elde toplanması
7- Tebanın salt korku yüzünden itaat etmesi.
8- Terör uygulanması.
9- Kutsallaştırılmış, yanılmaz ve mutlak güç sahibi bir lider.
Tek bir insanın bile , bir tiran tarafından kanunsuz olarak öldürülmesi , insanlar arasında ayrım yapmayan salgın kıtlık veya başka bir doğal afet sonucu bin kişinin ölmesinden daha kötüdür. David Hume
Bu sözü görünce aklımıza ilk gelen şey devlet yönetimine demokratik usullerle gelmemiş olan yöneticilerin yapmış olduğu keyfi davranışların ne kadar yanlış olduğu anlatılmak istendiğidir.Herhangi bir kanuna uymayarak sadece kendi kafasındaki düşünceye göre bir insanın hayatına son verecek herhangi bir makam veya otorite bulunmamalıdır.Böyle bir otoritenin bulunduğu ortamda halkın o otoriteye belirli bir süreden sonra isyan edeceği aşikar bir şeydir.Bu şekilde devlet yönetimde bulunan tiranlardan biriyde Mao'ydu.O diyordu ki:'Temiz bir ülke inşa edeceğim.Öyle bir ülke ki,ne salgın,ne sel,ne açlık,ne sinekler,ne fareler,ne fahişeler,ne esrarkeşler,ne haydutlar,ne de kumarbazlar olacak...Asya'nın en sade,en temiz ve en şerefli bir ülkesi..' Sonuçta Mao. yüceltmek istediği halkının,bizzat kendisi,en aşağılık bir dururma düşmesine neden oldu.Memleketini uzun yıllar 'kültür ihtilali' dediği utançların utancı bir ihtilalin mahvediciliğine terk etti.
Günümüzde belki de tüm dünya hukuk sitemlerinde geçerli olan genel bir kurama da karşı gelmiş olur tiranların David Hume'un sözünde yapmış olduğu uygulamaları;Kanunların geri yürümezliği
Kanunların geri yürümezliği demek ;hukukta ortaya çıkan yeni bir norm,ortaya çıktığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurur.Eğer bir devletde otoriteye güven ve sadakat olması gerekiyorsa kişiler kendilerine uygulanacak hukuk normlarını bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Kişi yapmış olduğu davranışın sonunçlarının ne olacağını bilemeden herhangi bir şey yapmaktan çekinir.
Bu uygulamalar aynı zamanda 1982 Anayasasının “Kanun Önünde Eşitlik ” başlığını taşıyan 10’uncu maddesine de aykırıdır.
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar
Yorumlar
Yorum Gönder